az şey isteyerek. demek ki çok şey istiyorsun. başkası bir kez yapıyorsa sen 3 kez yapıyorsundur mesela? bilmiyorum, yeterli veri yok elimde

milleti darlıyorsun muhtemelen ondan. yoksa normal şekilde sorsan cevap alırsın

Tarzınız mı itici acaba? Bir şeyi on farklı şekilde sorabilirsiniz sonuçta. Ses tonu, mimikler, el kol hareketleri... Kendinizde bunları bir analiz edin bakalım.

Darladigimi söyleyenler var ama sorun menfaatsizlik bence

Siz bence kendinizin farkında değilsiniz. Önce bi çuvaldızı kendinize batırmayı öğrenin. Büyük ihtimalle karşı taraftan beklentileriniz olması gerekenden çok fazla. İnsanlara size yardım etmek zorundaymış gibi davranırsanız negatif dönüş alırsınız.

@zimbir başkasına yapıyorlar bana yapmıyorlar sorun orada

bakın beni anlamadınız yine :) zaten sorun onlarda değil sorun sizdedir diyorum. Neden hala onları değerlendiriyorsunuz? Biraz kendinize dönün bakın yahu.

Dostum gecen de boyle bir duyuru actin ama seni ovmeyen insana tik vermemissin. Bu durum beni insanlarin hakli olduklarini dusunmeye zorluyor.

çirkinsinizdir.

Jest ve mimiklerin, ses tonun, konuşma tarzın gibi şeyler etkiliyor olabilir imawen+1

Bir de darlıyorsun demişler açık açık, bence bu eleştiriyi ciddiye alıp özeleştiri yapmalısın.

Midende sorun var mı, ağız kokun olabilir mi? Umarım geçici bir şeydir.

@zimbir sizi sallamayan birilerine karşı ne yapabilirsiniz ki? Onlar terbiyeli davranıp ben davranmasam haklısınız. Yılışık tipler değil ben mi suçluyum

@pink mesela doğum gününü soruyorum söylemiyor

bizim şirkete yeni giren bi kız var onun arkasından da hep böyle sallıyorlar. sen misin aceba?

Yanlış insanlarla berabersin demektir.

duyuru sahibi erkek yalnız... abazan olduğun için olabilir mi?

bu tepki alacak seviyede bir bunaltma var demek ki.
bence daha yavaş hareket edip insanları bunaltmayın.

Küfür ediyondur sen o kızlara :D Küfür etmeden iletişim kurmaya çalış.

Abi niye kanka olmaya çalışıyorsun meric misin? Sorun burada. Meric olmayo birakirsan sorun çözülür.

sinyal okumayı öğren.

yeni insanlara ilgi göster. onları da bunaltırsan yenisine göster, ben böyle yapıyorum.

@aksach işyerinde olunca bunalttıklarım yenilere durunu aktarıyor heralde

Dostum ben de bir soru sorayim, oncelikle troll musun yoksa zaman harcamaya gerek kalmiyor. Harika bir insansin demeyen kisilere tik vermemissin, bu durum bana etrafindaki kisilerin hakli oldugunu dusunduruyor.

Soruna yanit olarak da sunu soyleyebilirim, bunu soyleyen kisilerden ornek iste. Detay versinler. Ona gore durumunu dusun.

Hocam senin cidden büyük problemlerin var gibi duruyor. Umarım tanışmayız hiç.

Öyle bir çabaya girme, daha itici gözükürsün.

Şurda yazdıklarından gördüğüm kadarıyla yapabileceğin bir şey yok , ortamlardaki sevilmeyecek tip olacaksın her daim. Seni sallamayan insanlar da gayet doğru yapıyor, aynı yerde çalışsak ben de merhaba merhabanın ötesine geçmezdim asla.

twq +1

Niye öyle bir çabaya giriyorsun seni sallamayan biri için ben onu anlamadım? Sen de onu sallama. Asıl bu sevmek sevilmek meselesini salla gitsin, kimsenin sevgisine muhtaç değilsin sonuçta. Hiçbir sey yapma bence

@mossy iş arkadaşım olmasa umursamam

İs arkadaşınla birbirinizi sevmek zorunda değilsiniz, yüz yüze bakacak kadar hukukunuz olsa yeter bence. Kendine başka sosyal çevreler bul. İşteki insanlara da güleryüzlü ve normal davran zamanla ilişkilerin düzelir zaten. Birden bire olacak şeyler değil bunlar.

Üslup çok önemli bir şeydir. Bu karaktersizlik değil, bir şeyi "pat" diye söylemek de karakterden ödün vermemek değil, adı üstünde patavatsızlık.
Siz kendinizi nereye koyarsınız bilmiyorum. Ben çevremde "çok doğrucu olduğum için beni sevmiyorlar" diyen birkaç kişiyi biliyorum. Son derece hoyratlar. Biraz iyi davransam aniden kankammış gibi davranmaya çalışıp akabinde bu sefer beni eleştirmeye başlıyorlar. Bir sakin gel, diyorum hepsine. Çevrenizde sizi seven insanların da olduğunu söylüyorsunuz. Biraz ağızlarını arayın, sizi seviyorlar mı yoksa size tahammül mü ediyorlar.
Son sorunuzun cevabına gelince; sizi sevmeyen insana kendinizi zorla sevdiremezsiniz ama iş ortamında yaptığınız işle kendinize saygı duyulmasını sağlayabilirsiniz.

@mossy iyiydi zaten yeni elemanlar gelince bozuldu ya da @siyamın dediği gibi bana tahammül ediyorlardi belki de. Anlamadığım nokta demek ki insanlar hinlik düşünmeyen kişileri sevmiyorlar

bu kadar kafayı takıyorsan gidip konuşacaksın. neden benim üzerime oynuyorsunuz diyeceksin. zaten surarlar geri vites yaparlar vs. vs.
sende yalnız ve huzurlu takılmaya devam edersin.

Mesela Merkel neden şımarmiyor? Demek ki olabiliyormuş.

kulak çekerek. denetimle, uyarıyla. bu da bilinçli toplumla olur. hata yapıyorsa uyarırsın, düzelmezse daha ciddi yaptırım uygularsın. en küçük bir zamda ayağa kalkan toplumları örnek gösterebiliriz, bak nasıl güzel laflarını dinletiyorlar.
bir de bizim toplumda genel olarak "politikacıların hepsi aynı, hiç biri gerçek lider değil" görüşü var. bu da bizim elimizde. toplum seçtiği insana bir hedef de kazandırmalı, ne istediği tam olarak anlatmalı.

(bkz: kuvvetler ayrılığı)
Sistemi direkt olarak demokratik, özgür, çağdaş ülkelerdeki gibi tesis edersen, örnek alırsan sorun falan kalmaz. Amerika'yı bir daha keşfetmeye gerek yok.

denetime tabi tutarak.

@bos checks and balance'ı yapacak adamlar dengesizse ne yapabilirsin ki? Bence hukuk tamamen yapay zekaya bırakılmalı

tam anlamıyla müridin uçurması olayı.

imam osurursa cemaat sıçar diye bir laf vardır ya hani, imam kimdir? imam siyasetçi diye düşünülür ama imam halktır. halk gevşek oldukça cemaat, yani siyasetçi de "oooh nasıl olsa ardını soran yok" deyip sapıtıyor. halk oy verdiği adamı baş tacı yapmasa, hangi parti, hangi siyasetçi olursa olsun, onu mutlak bir doğru olarak kabul etmeyip "şşş, oy verirken verdik iki sene oldu benim maaş yerinde sayıyor, ne iş?" diyebilse bu işler olmayacak.

almanya'da enflasyon %3 yükselse halk hemen homur homur homurdanır. ingiltere'de birazcık fazla mülteci geldi diye halk hemen bu ülkenin hali ne olacak diye düşünmeye başladı. libya'da bile kaddafi'nin son zamanlarında halk şikayet etmeye başlamadı mı para yetmiyor diyerek?

hak hukuk teknolojiden önce herkes kendi cebindeki parayı düşünse, bakınız en kolayı, cebine girenle cebinden çıkan paraya bakacak ve beğenmemişse sokağa çıkacak. eğer şunu yapacak zihniyette insan olsaydı bugün belki yine aynı partiler başta olurdu ama yamuk iş yapmaya cesaret edemezlerdi. halk gevşek.

mahallemize park yapın demek için belediyenin önünde toplanamaz. park park... çocuk parkı. terörle, fetöyle, ekonomiyle dinsizlikle dindarlıkla falan alakası yok. bak şurada boş bir arsa var oraya park yapın. sağcısı solcusu birleşip de park isteyemez belediyeden bu halk.

biz ihaleden, yozlaşmadan, rüşvetten, hukuktan, nizamdan falan bahsediyoruz.
hukuku tınlayan kaç kişi var ülkemizde? yüzde kaç? hukuka inanan arkadaşlarınıza sorun bakalım anayasa'yı okumuşlar mı bir kere. neyi savunduklarının farkındalar mı? veya hangi maddenin nasıl olması gerektiğine dair kendi fikirleri var mı? arkadaşlarınıza sorun gerçekten. ben sordum, haberleri yok anayasa'dan falan. annem babam sabah akşam konuşurlar bir kanun okumuş değiller. ellerinde akıllı telefon var, koca gün facebook'ta komik video izlerler, mevzuat.gov.tr'ye bir kere girmemişlerdir.

zaten adamlar senelerden beri sağcı solcu, dinci dinsiz, kürt türk ayırmış ayırmış, şimdi bir tarafa bir yalan söylüyor öbür tarafa başka bir yalan söylüyor her kesim kendi yalanına inanıyor, oturuyor.

vatandaş kendi kafasını yaşıyor. bir kesimd emokrasi hülyalarına dalmış, bir kesim aynı 70'lerdeki gibi kendini devletin koruyucusu olarak gören gizli bir örgüt kafasında, üniversitede hiçbir vasfı olmayan fakülte başkanlığı seçiminde dört dönen kazmalar memleketin madenlerinin özelleştirilmesi konusunda ses çıkarmıyor.

halk sokağa çıkıp bir slogan atacak ki yargıtay'dan, aym'den duyulsun. eskiden siyasi krizler, bunalımlar zamanında halk ordunun darbe yapmasını beklerdi. tamam şimdi darbe yapılsın istemeyelim ama kendimiz ses çıkaralım. illa hükümeti devirmek amacıyla değil, asgari ücreti yükselt demek için, ötv'yi düşür demek için, fabrika istiyoruz demek için, lösev'in hastanesine ruhsat ver demek için...
tamam iktidar senin olsun ama bana hakkımı ver. bunu yapacak kaç kişi var halk içinde? bunu düşünebilecek?

cumhur itifakı kazansa da kazanmasa da yerine gelecek iktidar da sapık. kimisi terörist, kimisi ihale çılgını, kimisi yolsuz, hırsız, bir tane düzgün siyasetçi var mı? düzgün siyasetçi yok çünkü meydan boş. dün arkadaşla konuşuyordum işsizlik kötü bari siyasete atılalım dedim, biz yapamayız dedi. yapamayız. ben gururuma yediremem gerçekten de. yalan dolanla yaşamayı ben kendime yediremem ama siyasetçiler yapabiliyor. sebebi de iyi siyasetçi olmalarından değil, kötü siyasetçi olsalar bile kimsenin gözüne batmamasından. bizim meselemiz bu. darbe dönemlerinde bile beklenmeyecek derecede kaliteli anayasa maddeleri yazılmıştır.

hepimiz güya vatan seviyoruz. uzaktan seviyoruz.

çok dolmuşum iyi oldu boşaldım

@john daha demokratik ve daha şeffaf günler elbette gelecek ama biz pek göremeyeceğiz. Demişsin de 60 yıldır böyle bu ülke. Hukukçulardan çözüm beklemek de saçma. Hukuk iktidarın fahişesidir lafı da boşa edilmemiş o nedenke adalet işleri yapay zeka ile sağlanmalı.

Valla bunun cozumu yok bence.
Ben okulda konseye girdim kulup baskani falan oldum.
Bi sure sonra butun denetimleri gececek hale geldim, ogreniyorsun cunku. at kosturdum. Istedigim butceyi aldim istedigimi engelledim.

Hatta sonraki secimi de sabote edip yeni elemani sectirmedim.

Sonra kendime bakip noluyor lan demistim.
Demokrasi sacma bisey herkes istedigi gibi manipule edebiliyor.

Merkel ornegi verilmis, merkel yuzyildir nasil iktidarda kalmis ondan daha iyi biri hic gelmemis mi?
Kesin gelmistir ama kadin isi bildigi icin ezip gecmistir.

Vicdan dindir.

dini olmayan biri için vicdandan yoksun mu diyorsun yani???

Nasil ki elektrik devresinde sigorta var, asiri akimda salter atiyor, beynin sigortasi da vicdan. Adami durdurur. Zaten vicdanin yoksa yak, yik.
Herkese gore tanimi degisir. Bence yeri kalpte, beyinde degil.

vicdan empati kurabilme yeteneğidir.

günümüz insanının giderek bireyselleşmesiyse vicdan duygusunun körelmesiyle paraleldir.

vicdan, empatiue ya da şartere benzetmek değil de ben daha çok kültürle alakalı olduğunu düşünüyorum.
üstelik kalpte değil yine beyinle alakalı bir durum olduğu sanıyorum.
işte böyle düşündüğüm için bilinçli olarak yönlendirilmez mi gibisinden düşünüyorum.
kısacası, vicdan beyinle alt edilebilir bişey mi?

Bazi deyislerin kendi kendine, oylesine olusmadigina inanirim.bak, "elini vicdanina koy" dediklerinde ne dusunursun ? Buna kafa yor derim. Mecaz ok ama gidip karnini veya beynini dusunmezsin. Icinde bir yerlerde gogsunun ortasinda bir his mi aklina gelir ?

vicdan; kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç, duyunçtur..

buna göre kişinin ve toplumun davranış ve ahlak özellikleri önem kazanır. kötü eğitim sonucu kötü ahlaklar, bunun sonucu da kötü vicdan oluşabilir. Ya da tam tersi..

vicdan EQ'dur. EQ seviyesi ne kadar yuksekse vicdanli olma seviyesi de yuksektir.

EQ: duygusal zeka

vicdan demiş herif ya. olm bunlari kim piyasaya salıyor dhhajajagdjdksa. lan ne güldüm.

Bir bankanin genel mudurluk binasi 14.kattan manzaralar.

@tuna nere olduğunu söylesem ülkeye umudun biter

Inan bana cok sasirmadim. Ama yazsan keske.

Ofis değil teknik olarak ama aynı.

Bence kendinizi samimi olarak bir gözden geçirmelisiniz. İnsanları kilolu oldukları, kitap okumak yerine koca aradıkları, alış veriş yaptıkları veya maç izledikleri için küçük görmek sağlıklı değil. Kötülük yapıyorlar, iftira atıyorlar vs deseniz anlarım. Yarın bir gün deprem vs bir felaket olsa, belki de bu insanlar yardımınıza koşacak, o zaman ne hissedeceksiniz?

arkadaş herhangi bir hor görme tavrı içinde değil. bulunduğu ortamı tasvir ediyor bu görüntünün verdiği izlenimin (meşguliyet) yanılgı olduğunu ve ortama uyum sağlayamadığından mütevellit kendini suçlu hissetmesini anlatıyor.

her an her dakika böyle olmasa da bulunduğum iş yerlerinde bu şekilde geçen zamanlar oluyordu. herkes sevdiği işi yapsa veya kendi işinin patronu olsa bu manzaralar olmazdı haliyle.

Bunun muadili ya da varyasyonu olan bir ofiste 2 kizla birlikte calisiyirum ben de. Genel olarak relax adamim, o yuzden 4 yildir sikintisiz idare ediyorum ortami ama benim gibi relax adam bile tiksinmeye basladi artık ortamdan.

@stavro bi tane meriç gelse ortam berbatlasir bence

Ortam zaten yeteri kadar les. Bunun uzerine eklenen bir meric daha ne katabilir bilmiyorum:) Ama bir mericin herhangi bir oratama iyi bir hava katmayacagindan suphe yok.

Siyaseti çözmüşün

değilsin ama olabilirsin.
spesifik olarak sadece politika siyaset için böyle düşünüyorsan sıkı tı yok.
ama özel hayatına da sirayet ediyorsa belki sıkıntı olabilir.

Bence aksini düşünmek salaklık.

Abartilmadigi surece bence sorun yok. Ornegin kuzenimi ornek vereyim. Koyu comar. Gecen aylarda isten cikarildi. Kucuk bir kizi var. Ancak tek muhabbeti yillardir, Amerikali birkac Yahudi'nin dunyani yonetirken ulkemizdeki her seyin sorumlusu olmasi konusu. Bir de holigan. Tuttugu takim yenilince bile olayi ABD'ye Israil'e bagliyor. Aslinda Almanya izin vermemis. Yoksa UEFA'ya cikacaklarmis... kisacasi suphe ile akilsizlik arasinda cizgi var. Bir miktar suphe belki de gerekli ama cizgiyi asmadan.

Ben de böyleyim yalnız değilsin.

ben de böyleyim. bazen böyle olmasın istiyorum.

ikili ilişkilerde paylaşılan özel konular arttıkca yakınlığın arttığına dair bir şey okumuştum. işte ne bileyim, birine bir zaafını anlatmak gibi.

+1 ... dogum gunu falan samimi ve dogal gelmiyor. Yalniz, yazdiklarinda kahpelik gecen cumle, ayri bir duyuruyu hakediyor gibi :)

Ben de böyleyim. Toplumda genel olarak bahsettiğin beklentiler herkeste olduğu için bu durum insana kendini tuhaf hissettiriyor ve kabullenmesi de zaman alıyor. Hala daha neden böyleyim, keşke böyle olmasaydım diye kendimi sorguluyorum.

@jacque ortama göre değişiyor aslında. Ama insanlar sürekli yılışıklaşma sürecinde

benim çok yakın olduğum çok sevdiğim insanlar var. her derdimi paylaşırım ve çok da rahatlarım. ama sonra bunu arkandan dedi-kodu yapacaklarsa temkinli olmalısın. ama samimi biriyse bu terapiden daha değerli. dedğim gibi kaliteli olmalı seni küçümsememeli. yoksa güvenin tamamen yerle bir olur. ha olmadı mı benim bir sürü kazık yediğim ahbaplarım oldu. iyisinden kötüsüne ayırt ediyorsun zamanla. deneme yanılmayla buluyorsun o insanı.

sen samimi olmak zorunda degilsin. karsindaki samimi davranirsa sen de muhtemelen acilirsin. samimiyet boyle gelisiyor biraz.

ben herkese samimi davranmiyorum. tanimadan etmeden bir insanin asagi yukari yaydigi frekansin benimkilerle uyusup uyusmadigini anlayabiliyorum. buna gore samimi davranip davranmamaya karar veriyorum.

@leo hocam o herkesin yeni olduğu ortamlarda geçerli. Herkes samkmiyken sen böyle yapınca dışlanıyorsun

Master of none

American housewife

Brooklyn 99
Scrubs

crashing
disenchantment

The Good Place. Netflix'te de var.

The IT Crowd

Brooklyn 99 +1

chuck

Plebs

The Booth at the End

Californication.

Married with Children.

Beğenmezsen yaz burdayım..

Chatlaşmek varken neden mektup?

o da bir tercih tabii, siz bilirsiniz.

benim tercihim sakin sakin üzerinde düşünerek iletişim kurmak. hemen cevap vermek zorunda olmadan, sakince. böylece bir parça daha nitelikli bir iletişim kurulabileceğini düşünüyorum.

çetleşmek niteliksizdir demiyorum ama mektuplaşmak biraz daha derinleşmeye imkan sağlıyor sanki.

en azından bana göre böyle.

aa super! hemen şimdi bir mektup yazıyorum

Ana çok eğlenceli

slowly. www.getslowly.com

iiiy, çok tatlıymış, hemen yazıp gönderdim =)

Anonimlere cevap verilemiyormus, cok üzücü :/

antrenmanda kullanılan terli pis havluyu duşta kullanıyor olması başlı başına bir gerizekalılık zaten.

terliksiz duşlara nasıl giriyorlar, ıyk.

normalsin.

titiz obsesif insanın harcı değildir spor.

duşa terliksiz girenleri bende anlayamıyorum. ben işiyorum oğlum hep oralara :)

Sen abartmıyorsun insanlar gerizekalı. Ben sadece normal yüz havlusunu götürmüyorum yukardakilerden.

Spor salonuna pek gitmedim ama gittiğim sürlerde insanların niye spor salonunda duş aldığını da asla anlamadım. Çok fazla kişinin duş aldığı bir yerde asla rahat bir şekilde duş alamam sanırım. Eğer spordan sonra eve gideceksem(ki %99 öyledir) gider evimde duş alırım.

Bu yüzden de spora gittiğim dönemde yanımda sadece bir havlu ve çok terlediğim için belki yedek bir tişört oluyordu

nundu +1

antreman saatlerini çıkıp eve gidebileceğim gibi ayarlarım. gidip gelirken giyeceğim kıyafetler bile ayrı olur gündelik olarak kullanmam. askerlik dışında o kadar kişinin ortak kullandığı banyo/hamam/sauna kullanmadım.

Ben spor salonu dusunu kullanip titizim diyeni anlamiyorum.
Ne recep ivedikler kullaniyor o duslari.

Salona malzemesiz giderim, oradaki havluyu alip alete koyarim. Cikarken de kirliye atip cikarim. Sifir malzeme.

mantar kapmaktan iyidir.

Salonda havlu varsa havlu tasimam ben. Spor salonu dusunu da daima kullanirim, eve girdikten sonra dusla ugrasmak istemem.
Antrenman havlusunu dustan sonra kullnacagima islak islak ustumu giyerim direkt. Ter bulasan sey benim icin lanetlenmeis gibi bir seydir. Uzerine sicilmis gibi.

Ajana benziyor. Ifsa olunca kacmis gibi.

Sempatikliği bir kenara, uğur mumcu, abdi ıpekçi gibi adamlar hiç öldürülmemiş gibi gazeteci. Daha önce de bu konu hakkında konuşmuştuk burada. Başı belada olmayan adamdan korkarım. Hele hele şimdiki iktidarla başı belada olmamak. Kendisine ısrarla gazeteci dese de bence iyi bir youtuber.

devlet tarafından tehdit edildikten sonra sıyırmış sanırım.

gazetecilik oynayan zengin çocuğu gibi. Tavşanın suyunun suyunun suyunun suyunun suyu şeklinde eleştiri, dokundurma yapar sadece. Hala yaşıyormuymuş diye youtubea baktım siz sorunca şimdi

haberciliğini tuttuğum biri değil fakat amerikaya gidince üzerinden bir yük kalkmış, daha çok gülüyor eğleniyor, insani olarak kendisi için seviniyorum, hayat bu ülkede bizim uğraşmak zorunda kaldığımız konularla kaybedilecek kadar uzun değil

diğer yandan kişiler yurt dışında yaşayıp türkiyede yaşayanlara akıl vermeye çalıştıkları zaman hoşuma gitmiyor, hemen bir yanlış yapıyorsunuz, o iş öyle olmaz, böyle yapılır tonuna meyilediyorlar

zira cüneyt özdemir in amerikaya gitme nedeni recep tayyip erdoğanla girdiği bir tartışma

şimdi isterse trump'ı eleştirip robert deniro gibi küfür bile edebileceği rahatlıkta bir yerden buraya dair söz söylemeden önce üç kere düşünmek gerek

dedim ya insani olarak kurtulduğu için sevindim, bol bol gezsin gülsün

YouTube kanalı için konuşursak, çok gerzek videolar koyuyor, ama güldürdü için izliyorum da.

ben videolarini izliyorum. begeniyorum keratayi. kendine has gulusu ve berbat esprilerine ben de guluyorum. hele son videodaki donsuz geceler diliyorum esprisi:))
samimi ve sempatik bir gazetecidir benim icin kendisi.

ayrica kendisini izleyerek yeni seyler(gundem/genel kultur) ogreniyorum. bu guzel bir sey. benim icin.

işini yapmaya çalışan iyi ve samimi bir gazeteci bence. taraf tutmadığı için kimseye yaranamıyor. herkes istiyor ki kendi tarafını tutsun, kendini ateşe atsın, illa ki bir taraf için çığırtkanlık yapsın falan. bu yüzden de atıp tutan sevmeyen çok kendisini ama bence hem iyi bir insan hem de işini de elinden geldiğince iyi bir şekilde yapmaya çalışıyor işte. milletin beklentileri bambaşka, kendileri aynı konumda olsa o beklentilerin yüzde birini yapmazlar ama iş başkası olunca bitmiyor o beklentiler hiçbir zaman.

Ahmet Hakan ve Ertuğrul Özkök'ten en ufak bir farkı yok. YouTube her videosunu önerdiğinde "bana bu şeyin videolarını gösterme" dememe rağmen 1-2 hafta sonra yine karşıma çıkıyor. Bir bu bir de Nihat Genç önerilerinden bir türlü kurtulamadım.

Önceden duruşu daha iyiydi, çözüm sürecinden sonra oda değişmeye başladı. Mesela youtube'da Halkbankası videolarındaki konusmalarına bakabilirsiniz. Bir de su yutubır olayından sonra girişimcilik, proje, toplantı vs. ayağına çok girdiğinden gazeteciliğini de tam anlamıyla yapamıyor. Sadece yorum! Kısacası çok bozdu kendini. ABD rüyahlarıııh yeaah.

Sigara, vücudun yağ ve kas oranı, spor yapıp yapmıyor oluşunuz, çocukluktan gelen alışkanlıklar, nerede büyüdüğünüz gibi unsurlar hep belirleyici.

merhaba o üşümeyenlerdenim. öncelikle bu üşümeme olayı vücuttaki yağ oranına ve kan değerlerinize bağlıdır genel anlamda. hiç kan değerlerinize baktırdınız mı?

Çok üşuyenlerden olup yakın zamanda az üşuyenlere terfi etmiş biriyim. Bu konu bir ara ciddi anlamda kafama takılmıştı. Evde kalın kazaklar üzerine hirkalar giyer ayaklarimda 2-3 cift corap üstüne patik çekmeme rağmen ısinmazdım. Bu sene başında cok radikal bir karar alip odamin peteklerini cok geç açtım. Üşüme hissi gelince bunun gecici olduğunu yoksa oda sicakliginin normal olduğunu kendime kabul ettirdim. Sanırım bazi şeyler cidden zihinde bitiyor. Kendinize çok usudugunuzu hasta olacaginizi hatirlatirsaniz vücudunuz bence hemen ona evriliyor. Şu an evde sadece bir tane uzun kollu sweatshirt ve pijama ile duruyorum. -10lari bulan sogukta iclik giymeden kışı geçirdim. Montumun altina ince bir kazak tek giydim giyiyorum.

Ek olarak beslenme duzeni cok onemli. Ben neredeyse hic fastfood yemiyor meyve sebze ve et agirlikli beslenmeye dikkat ediyorum.

www.eksiduyuru.com

Burada kas kütlesinin üşümeyi engellediğini söyleyenler doğru söylüyor.

Ben normalde çok üşüyen bi insanken vücut geliştirmeye başladıktan sonra üşümemeye başladım. Ofiste tişörtle oturup bazen yanımdaki camı bile açıyorum. Karşımda kazakla oturan arkadaş üşüyo ama.

ev yogurdu demis biri. ben de ev yogurdu yerim hic hasta olmam masallah. usumem de, sanirim sartlamayla oluyo. ben hep bana bisi olmazzz derim. soguk bize islemezz, caka satarim haha. ve hakikaten de oyle hissediyorum soylediklerini yasiyo insan sanirim.

ben de benzer durumdaydım bu biraz da aileden geliyor bizimkiler de üşüyen tipler. doğal olarak ben de böyle yetiştim aman hasta olmıyım falan ama yavaş yavaş ince giyinmeye alıştırdım kendimi. ilk başlarda biçok sefer nezle oldum ama sağlıklı da beslenince artık o da olmamaya başladı. amaranta ursula +1 iş tamamen kafada bitiyor

ben de bu mevsimde bile her gün banyo yapabilenleri anlamıyorum. ben banyo yapınca dışarı çıkmasam bile üşüyorum.

Askere git geciyor

d vitamini de mühim. bakın baktırın.

böyle çok usuyenlerin kendini üşümeye sartlandirdigini düşünüyorum. soğuğu ve üşümeyi düşünmeden yaşamak yardımcı olabilir.

savaşın saçmalıklarından :) etik savaş (kişisel yorumum sadece)
siper savaşı çok mu "manalı" :) (yine kişisel yorumum)

Konu dışı olacak ama filmi beğendiniz mi ve beğendiyseniz adı neydi?

@care vurulacağını bile bile durmak saçma geldi. düello mu yapıyorsun yani. orta çağda bile kalkan varmış keklik gibi avlanmıyormuş insanlar.

Normalsin. Benim için de yüz güzelliği olduktan sonra kilo ve boy ikinci planda kalıyor. Üstelik şişmanların yüzleri daha güzel oluyor

So what?
Kilolu seviyorsan kilolu seviyorsundur. (Bu nasıl bir cümle:/) Her neyse bunun normalliģini tartışabilecek merci değiliz bence. Millete de bakma.
encrypted-tbn3.gstatic.com

aynı ben :D ama siyah saç beyaz ten de olur. adele'e bayılıyorum mesela.

herkes kadar normalsin. zevklerin kimseyle benzemek zorunda değil. herkesin bir alıcısı var. kendini tıfıl diye tanımladığın için söylüyorum çevremde gördüğüm kadarıyla daha ufak zayıf erkekler iri veya kilolu kadın seviyor. minyon kadın sevmiyor. herkes kendinde olmayana ilgi duyuyor ben öyle tanımlıyorum.

Bana gelmiyor. Ama gelene geliyor iste, normal yani olabilir :D

Valla ben oynadigim tum oyunlarda kadin karakter yaratirim mesela. Niye? Cunku kadin vucudu estetik oluyor, bakmasi keyif veriyor. Bence estetik kadin vucudu cok guzel bir sey <3

*keske kadin olsaydim aq, kesin model olurdum :D

Beren Saat'in şirinliğinde bir zayıflığa tercih ediyorsan bence normal değilsin. ya da bulamadığın içindir.

normal. benim abim de hoşlanıyor, yengem de baya kilolu.

seks cok zor ama onlarla.
tavsiye etmem.
bir de sucu sana atarlar.

Bana gelmiyor ama bunun normali, anormali yok yahu.. Cok genis bir skala neyi/kimi begeniyorsan begenirsin yani

normalsin. çekici gelmiyor

İnsanların kendilerinde olmayan ya da kendilerinde eksik gördüğü şeyler karşı tarafta daha çok hoşlarına gidiyor +1 Misal ben çok minyon bir kadınım (164 cm’e 44 kg) ama kendim gibi tıfıl erkekleri hiç beğenmiyorum, bana hiç erkeksi görünmüyorlar. Uzun boylu, yapılı hatta 190 üzeri erkekleri çok çekici buluyorum. Kapı gibi ohh asfsfs. Doğal yani böyle hissetmen.

karım 110 küsur kilo, başta senin gibiydim, sana tavsiyem, yapma, etme aman diyim

neyin cekici oldugu tanimi ne yazik ki medya tarafindan pompalanan bilgilerle degisti, kendimizi unuttuk bu kadar fazla dayatma neticesinde. 40 kilo kadin begenen erkek kadar normalsin.

balık etli başka kilolu başka. 100 kilo dersen obez sınıfına bile girebilir boyuna ve yağ oranına göre. ayrıca büyük konuşmamak lazım. belki de hiç beğeneceğini düşünmediğin bir kıza kapılacaksın. bu işler hiç belli olmaz :)

www.allure.com

hayatının ilk 19 yılını SEXS BOİ olarak geçirip sonrasında OBEZ olan bir erkek olarak, linç edilme korkusuyla yazıyorum: zevkinde "anormal" bir şey yok, bence ekstrem ya da aşırı tuhaf bir durum değil ama kendi adıma benim anlayamadığım, anlamlandıramadığım bir şey.

günümüzde "medya dayatması" mevzuunun bku çıkmış durumda. evet sıfır beden, incecik kadın vs. bunlar medya dayatması da... marketlerde "yemek" diye satılan kalori bombaları, sağlıksız besinler, asla hareket etmeyen ya da sporu "ekstra" haline getirmeye çalışan ve ücretlendiren bir anlayış... bunlar ne o zaman?

insan vücudunun çalışma prensibi nispeten basit. biz acayip hareket etmek, dağda bayırda bulduğumuz eti-otu yemek durumundayız. et kısmı mevcut şartlarda biraz sıkıntılı tabii. hayvanlara yapılan muamele olsun, et için harcanan para ve kaynak olsun vs. tartışmalı konular ama sonuç olarak bilim b'sine inanan bir insan, vücudun nasıl evrimleştiğini ve az çok neye "uygun" olduğunu bilir.

3-5 kilo fazlalık hiç sorun değil ama obezite ya da çok kilolu olmak vs. hastalıktır. kendim yaşadığım için biliyorum ne kadar korkunç bir şey olduğunu. bence insanın doğası gereği "sağlıksız" olandan hoşlanması ilginç bir durum ama seni bu yüzden yargılamam şahsen. bok yemekten, penisine iğne sokmaktan hoşlanan insanların olduğu bir dünyada yaşıyoruz; dombili hanımları seven adama (ya da dombili adamları seven kadına) "yuh sen ne yapıyorsun manyak" diyecek değilim. benim açımdan hiçbir sorun yok.

ama ilginç geliyor bana bu durum. balık etli kadınlara lafım yok, ayva göbek vs. eyvallah ama düz ŞÜŞKO kadınları ben çekici bulmuyorum. habire kan şekeri falan düşen, iki adım yürüyemeyen, leş gibi terleyen, hormonları bozuk, diyabete ve çeşitli kalp rahatsızlıklarına yakalanma ithimali yüksek bir insanı "cinsel açıdan çekici" bulmam cidden zor. ben açıkçası tek hamlede boynumu kırabilecek, hayat dolu, delifişek, ağzında jilet çeviren kadınları seviyorum. çünkü evrim bunu gerektirir.

ha gelgelelim insanlık olarak çok yol aldık ve artık mamut avlayıp kafasına odunla vurduğu kadınlarla sevişen yaratıklar değiliz... önceliklerimiz, anlayışlarımız, beklentilerimiz değişti. ben de böyle diyorum ama mesela en güzel ilişkilerimi, en "çekici" hissettiğim dönemlerimi ironik bir biçimde şüşko bir adamken yaşadım. sigara içiyordum, gençliğimin belki en güzel döneminde diz ağrısından ayakta duramıyordum, nefesim kesiliyordu, 3-5 saat kola içmesem deliriyordum vs. öyle saçmasapan bir heriftim. bu süreçte yaşadıklarımı "taş gibi"yken yaşayamamıştım mesela. gerçi biraz yaşla da alakalı bu ama neyse.

velhasıl ben chubby, thick, pawg seven adama "aa ne kadar anormal, tuhaf birisi" demem asla. hakkındaki fikrim, görüşüm, değerlendirmem değişmez. ama kendi adıma "ulan pawg da sevilir mi" diye sorarım, ilginç gelir. arnold olalım demiyorum ama İNSAN dediğin zayıf, kaslı, affedersin MAYMUN GİBİ olur. olması gereken budur çünkü.

Başlığa cevaben; Hayat acıdan ibarettir der Buddha. Acıyı yok edemezsiniz, sadece dindirebilirsiniz, azaltabilirsiniz der ve acıyı dindirmek için sekiz basamaklı bir yol gösterir...

Buddha öğretisi=eylemsizlik.
Bana sorarsanız insan her ne durumda olursa olsun bir şeyler yapmalıdır.

Ben çıkışı Budizm de buldum. Inanılmaz etkili oldu benim için.

@olaylar olaylar eylemsizlik ile alakası yok, 8 basamaklı yol hayatın her anında yapılacak şeyleri söyler sana.

evden çıkmayarak

benim hedefim ekonomik bagimsizlik.

atiyorum 5 bin lira sabit gelirim olsun, birakirim isi gucu.

oyle bir hayati aramayi ve ulasmaya calismayi birakarak mutlu ve stressiz ve endisesiz bir hayat yasanilir.

Evden çıkmıyorum is dışında gelirim de o civarda bilmiyorum bir kız arkadaş her şeyi halleder mi yoksa herseyi halledince mi kız arakadaş olur

inançlı cahillik ve kıyas yapmamak.

resim yapıyorum. eskiden hobi değildi, ciddi bir uğraştı ama güzel sanatları bıraktım ve dalımı değiştirdim tamamen. o yüzden zamanla hobiye dönüştü.

bazen nakış yapıyorum.

yazın yüzüyorum.

Grup halinde kick boks dersi alacağım bir salon bulamadım ankarada

Hem okuyup hem calistigim icin zamanim gercekten olmuyor. Zaman bulursam da bahcecilikle ilgileniyorum. 17.kattaki evimde kat bahcem var. Cok buyuk ve derin bir saksi var aslinda. Limon, avokado, aksam sefasi falan ekmistim. Onlarla ilgilenirim. Daha da zaman bulursam felsefe kitaplari okuyorum. Eskiden zamanim oldukca yayinevlerinin tartismalarina katilirdim.

enstrüman çalıyorum

bir çalışan olarak hobilere inanmıyorum zaman ve heves kalmıyor
önemli olan faydalı vakit geçirmek

oturarak yaşadığımız için spor bir zorunluluk yapacak bir şey yok

ben din konusunda kendimi geliştiriyorum tefsir dinlemek, kuranı anlamak hoşuma gidiyor o arada da spor yapıyorum, haftasonu da 1-2 saat arapça

okuyor olsaydım ingilizcemi mükemmel yapmaya çalışırdım ileride kendi başına bir şey öğrenme konusunda bütün kaynakları anlama imkanı sağlıyor

Yaptırma ama illa yaptıracaksan 1

2

1

birincinin pek bi olayı yok. genelde herkes ordan deldirir zaten.

ikinci için de kulak yapısı uygun olmalı bence. ben şu an o kısma bakıyorum mesela, delmelik alan yok gibi. zor olur bence.

ben şunu beğeniyorum;
iasbh.tmgrup.com.tr

tragus baya riskli diyorlar ya.kulaklık falan takamaması da cabası.

2 cok enteresan bi yerdeymis. Oyum 1dwn yana. Tragusun bakimi zor.

2

2

:)

Daha bu sabah düşündüm bunu. Hayır yapamıyorum. Telefon olmadan tuvalete bile gidemiyorum.

telefonsuz olmuyor ya

Yok. Boş durma hastalığı var bende. Duşta bile podcast falan dinliyorum.

yarım gün rahatlıkla yapabildiğim uygulama.

internet ve Akıllı telefon yokken tv izlerdim en kötü kitap okurdum veya hayal kurardım

İşe gidip gelirken serviste (yanımda muhabbet edebileceğim biri oturmuyorsa) bomboş oturuyorum.
Camdan dışarıyı izliyorum, o izlemek sayılmaz dimi?

ben de yapamıyorum. geçen hafta kişisel rekorumu kırarak günde 3 saat 41 dakika telefona bakmışım. bütün gün bilgisayar başında olduğum bir işim olduğu da düşünülecek olursa. durum giderek vahim bir hal benim için. daha önce bütün her şeyi kapatıp evde boşluğa baktığım anlar oluyor, yarım saat falan hiç bir şey dinlemeden izlemeden okumadan öylece bakıyordum. o anlara geri döneceğim.

çok zor, düşünmek de bi yere kadar

sen bunun üstünde çalış bakalım bir 2 3 sene, belki filozof olursun.

meditasyona evirebilirsin ama, onda da gayet bi şey yapmayıp çok dinginleştiklerini söylüyolar.

guru olmaz ama senden.

kırmızı gül

Plaket

sayın zeki müren eğer siz gelseydiniz muhakkak kırmızı güller barındıran bir buket çiçek verirdik :)

plaket de güzel ama bir konuşma için fazla olur. plaket daha ciddi ve uzun süreli çalışmalara yakışır bence.

Vakit varsa onun adının yazdığı güzel kaliteli bir ajanda bastırsanız, yanında da şık bir kalem hediye etseniz?

Yok öyle bir şey. Zeki bir yaratığın mutlu olmak gibi bir imkanı yok.

@tolkien hayranı, kilo alinca da uzulup spor yapip nasil saglikli beslenirim diye dusunup mutlu oluyorlar. Tuhaf.

Cehalet mutluluktur

bu kuşakla ilgili daha doğrusu içinde yaşanılan durumla ilgili birşey sanki, mesela ikinci dünya savaşı görmüş kuşakta bu yaşam tutkusu fazlasıyla var, şu an çoğu dünya üzerinde bulunmasa da röportajlarına, yazdıklarına, düşündüklerine baktığımda onlarda bu sevinci görüp şaşırıyorum, harika bir nesil, örneğin howard zinn, kurt vonnegut, viktor frankl, zygmunt bauman

biz çok hazır bir dünyaya doğduk birşeylerin mücadelesini vermediğimiz için kıymet bilmiyoruz gibi geliyor bana

Yasama sevinci zaten biraz da mecazi bir anlatim. Hem @freebird'ün de dedigi gibi biz fazla rahat bi döneme denk geldik ne sansliyiz ki.

Vicik vicik bir romantizmden hoslanmam fakat bulutlarin arasindan beliren günes, yagmur sonrasi topragin kokusu, karin yagisi, ucsuz bucaksiz bir gökyüzü, güzel bir deniz manzarasi, yesil bir ormanda yapilan piknik az da olsa huzur veriyordur diye tahmin ediyorum bircok insana.

Varligin tadini cikarmak biraz olsun. O kadar, fazlasi da degil.

Biyokimyasal bir olay bu. Serotonin, dopamin, bunlarin salinim ve geri alinim dinamikleri...

yaşama sevinci bende de yok. sanırım uzun süre mutsuz olunca unutuyorsun bu tip şeyleri. en azından bende böyle oldu.

normal zamanda bende de yok da, sadece şu üç durumda yaşama sevincini hissediyorum: gezerken (öncesinde uçak bileti alma, geziyi planlama gibi aşamalar dahil), çok sevdiğim ve çok güzel yapılmış bir şeyi yerken (bkz. orgazmik yiyecek), bir de yeni aşık olduğumda..

mesela su an soruna cevap yazarken, okuma yazma ogrenmis oldugumu, yazmak icin parmaklarimi ve aklimi kullanabiliyor oldugumu, nefes aliyor oldugumu hatirliyorum ve buna sevinc diyorum. yasama sevinci. nefes aldigimi ve aldigim nefesin, cigerlerime gidisini gelisini hissedebiliyorum.

yasama sevinci bu.

Sevdiklerinle sevdiğin yerde sevdiğin bir şeyi yapıyorsan iliklerine kadar hissedebiliyorsun bu yaşama sevincini. En azından, ben ancak o şekilde hissediyorum.

Örneğin, en sevdiğim iki arkadaşımla uzun yolculuğa çıkmış, doğal güzellikleri göre göre gezmiş, hayattan cidden de zevk alınabildiğini deneyimlemiştim geçen yaz. Biraz klişe/abartı olacak ama karnında kelebekler uçuşuyor gibi hissediyorsun; beş günlük gezinti bile böyle hissettiriyor. Şimdi ise yarın iş var, sevdiklerinle değil de iş yüzünden beraber olduğun insanlarla bir ortamda kafese kapatılmış gibi ofis içinde çalışacaksın. Günün en güzel saatleri ve ömrününen canlı dönemini para kazanmak uğruna harcayacaksın. Şimdi nasıl bir yaşama sevinci olacak bunda?

E isteyen kendisi çaylaklardan mesaj almayı kapatabiliyor zaten??

yeni mi farkettin, benim bunu farkettiğim 3 sene oldu. benden öncekiler de 5 sene 8 sene önce farketti zaten.

dalga dalga vuruyor işte.

aşırı mühim bişey olmadıkça sözlüğe bakmıyorum. bırak yazar olmayı. zaten uçurulmuştum 1 seneyi geçti, eğer uçurulmasaymışım 2 bin küsür entrymi tek tek silmek için günlerce uğraşacakmışım.

küfür olayı çok güzel bir geçim kapısı aslında, her küfür edene tazminat davası açsan varya 2 ayda ferrari alırsın :)

Aynen öyle günlük 3 mesaj limiti koymuşlar hiç açmayın daha iyi. verilen hakkın geri alınması platformun nasıl bir zihniyet tarafından yönetildiğini gösteriyor

Bot hesaplar ile sözlük yazarları porno site linki içerikli spam mesaj yağmuruna tutuldu. Bir sebebi var yani. Üstelik çaylak 90 günden eskiyse, mesaj hakkı 10.

çaylak 90 günden eskiyse, mesaj hakkı 10 olayı yalan bence uyarı verip duruyor bikac mesajdan sonra. Sözlüğün hit sayısı düşer kesin

çok iyi oldu spamcılar azalmış olur.

venezuela merkez bankasının altın rezervlerinin bir kısmı bizim merkez bankamızda çünkü

şoför dayanışması (:

şaka bir yana ortak düşman yok diyemeyiz. özellikle 15 temmuz sonrası Türkiye'nin avrasya bloğuna savrulduğu ortada. güney amerika ile türkiye'nin kaderlerinde de çok fazla ortak noktalar vardır. türkiye'de olduğu gibi latin amerika'nın kesik damarları'nın müsebbibi de abd'dir.
bir nevi büyük sistem tarafından itilen ülkelerin bir araya gelmesi gibi başladı.

bir diğer yön ekonomi. aramızda büyük ticaret hacmi olmayabilir ama son trump'ın kürtlere dokunursanız sizi ekonomik olarak mahvederiz tiviti ile bizi açıkça hedef aldığı gibi aynı şekilde venezuella hükümeti de abd ve şürekasının ekonomik kıskacı altında.

rte ile maduro'nun frekanslarının tutması da birden bizi dost yapan etmenlerden.
herif diriliş ertuğrul falan izliyor şaka gibi ama gerçek şeyler oluyor :)

Diktatörlerin, tek adamların zor durumlarda her ihtimale karşı kaçabilecekleri ülkeler olur, hesaplar aktarılır, gayrimenkuller alınır vs. Genelde Londra bu işler için kullanılır, Aliyevlerin, Arapların deli gayri menkulleri var, mesela Kazak Nazarbayev tutmuş Sherlock Holmes'un evini almış hayvan. İngiltere-Amerika arası su sızmaz, ben Maduro olsam Londra'dan almam yani

galeri14.uludagsozluk.com

venezuela'da insanlarin %15'i çöplerden yemek yiyor, insani kriz yaşanıyor. demokrasi özgürlük zaten bitmiş durumda. dünyanın ekonomik açıdan en güvenilmez ülkesi. seçimler yapılıyor ve seçimleri Maduro kazanıyor. Ama nasıl kazanıyor tartışma konusu :)
Maduro'nun argümanlarını okuyun: ülkeye ekonomik operasyon yapıyorlar, hepsi ABD işi, halk benim yanımda, içimizdeki hainler vs.
Türkiye Venezuela'da geleceğini görüyor olmasın? Kardeşlik işte. Yol birliği, gönül birliği. Başka şeyler var, ama yazılmaz buraya.

Birkaç yıl öncesine kadar birbirlerini sevmiyorlardı aslında. Yukarıda dendiği gibi kendi geleceğini görüyor. Ülkede olan her şeyin sorumlusu Abd, dış güçler, medya.... Chavez'in hiç bir suçu yok, Maduro' nun hiçbir suçu yok. Halk açlıktan ölürken Maduro, Nusret'e gidiyor.

bi gecede de olabilirsin, yıllar sonra da.

lakin, üye olduktan sonra çok da bir olayının olmadığını anlıyorsun. (ilk zamanlar değil tabii ki) (burda anonim takılıyorum ;)

cinsiyetini kadın yap, bazen kadınları toplu alıyorlar içerisi fazla taşak kokunca.

1.5 yıl daha

sabretmeye devam. bende 3 yıl falan beklemiştim. Ve beklerken sözlük formatına her geçen gün aşina olduğumu ve yazdıklarımın formata daha uygun olduğunu gördüm. Ama tabi ki süreç çok uzundu :(.

Gelir, düzelirsin. Oluşuna bırak ama toplumdan-karşı cinsten kendini soyutlama.

Rezil olsanız nolacak,insan doğasında var bu karşı cins olmadan yaşayamayız,olmuyorsa zorlayın :D

Bence hatalarından ders alırsan düzelir.

Bir sürü sorunlu tip seni bulduysa demek ki sende de bir sıkıntı var. Seçici olmayabilir misin mesela?

Ya da internetten tanışıp hiç görüşmediğin biri ile ilişki yaşadığını düşünmen ne kadar mantıklı?

Internetteki çoğu insan öyle

iyi yapmışsın. bence sıkıntı yok.
suriyeliler 19-20 yaşında ne yapacaklar, olayları nasıl halledeceğiz, ya da halledemeyeceğiz - soru işareti..

Irkçılık yapmışsın

Ayıplık bir durum yok ortada. Uyarmak gerekiyormuş, uygun dille uyarmışsın.

Tanışmıyorsanız nereli oldukları alınları da mı yazıyordu? Böyle olaylarda etiket önce olunca asıl ayıp bu oluyor benim için.

@Mslny tabii ki nereli olduklarını başta anlamadım hatta mahallenin çocukları sandım. Sonra kelime telaffuzlarının değişik olduğunu fark edince nereli olduklarını sordum. Etiket metiket yok yani.

ayıp etmemişsin, aksine yardımcı olmuşsun

sen gene iyi etmişsin.
ben olsam tokatlardım ikisini de.

Delikanlilik yapmissin.

bir kadın olarak etmiyorum.
neden sorduğunu sorabilir miyim?

ben de etmiyorum neden edildiğini bilmiyorum.
bir reklam lafıdır gidiyor ama işin aslını öğrenemedim.

Etmiyorum, reklamda beni rahatsız eden bir durum yoktu.

Reklamı şimdi izledim. Bu reklam yüzünden boykot edecek olana Gillette mal satmasın zaten.

Erkekleri kötü gösteren bir şey yok reklamda. Kötülüğü kötü gösteren bir şey var reklamda.

Bu reklama laf atanlar muhtemelen okulda sınıf arkadaşına zorbalık yapan, kızlara laf atan, kadınları kendilerinden altta gören tipler yoksa neden rahatsız olsunlar?

Ha bu arada Gillette bir erkek markası da sayılmaz. Kadınlar da kullanıyor(Türkiye'de pek yaygın değil).
(bkz: Gillette Venus)

Taciz ve şiddet dünyanın bir gerçeği. Bunu yüzümüze vurdular diye herhangi bir markayı boykot etmek yerine bu taciz ve şiddette bulunan insanların genel ahlak kurallarından yoksun yetiştirildiğini kabul edip bizden sonraki nesilleri düzgün birer insan olarak yetiştirmemiz gerektiğini vurgulamaya çalışmışlar diye düşünüyorum. Bence gayet güzel reklam.

Boykot edenlerin reklamda kendini gördüğünü düşünüyorum.

kadınım, etmiyorum. feminist ya da feminazi de değilim.

reklam bir pr çalışması olarak oldukça başarısız, bunu kabul ediyorum. hedef kitlesinin hoşuna gidecek bir paylaşım değil sonuçta. ancak, bütün erkeklerin öcü olmadığını bildiğimiz gibi,kadınların daha çok taciz edildiğiniz de biliyoruz. bu reklamı izleyen erkeklerin "biz böyle değiliz, ne saçmalamışlar" falan diye düşünmek yerine "ben böyle değilim, ama çevremde böyle olaylar var mı gerçekten" diye düşünüp gözünü açmasını isterdim ki bir kadın taciz edildiğinde fark edip yardım edebilsin. çünkü tacizci fark edildiğini fark ettiğinde genelde geri adım atıyor. kadının yanına gidip yardım etmenize bile gerek yok yani. tacizciye bir bakışınız yetebilir.

hayatınızda kaç defa tacize uğradınız? sözlü ya da sözsüz? sadece bakışlarla ya da fiziksel temas ile? kaç defa takip edildiniz? otobüste kaç defa sıkıştırıldınız? sadece ayaktayken değil, cam kenarına oturdurduğunuzda bile yanınıza oturan adamın sizin tarafınıza milim milim kayması sonucunda?

açıkçası ben sayamadım. ki hayatım boyunca izmirde, sözde medeni güvenilir semtlerde yaşadığım halde. en son geçen kış, araba kullanırken ara sokaktan anacaddeye sağa dönecektim ve haliyle yavaşladım, karşıdan karşıya geçmek isteyen adama da yol verdim. adam ne yaptı, arabanın önünde durup direkt bana döndü, saçmasapan dil hareketlerinin ardından kapıma doğru yürümeye başladı. ve sokağın önünde çöp kamyonu durdu cadde üzerinde yani adam arabanın önünden çekildiği halde ilerleyip kaçamadım. neyse ki sokağa birkaç kişi girdi yürüyerek ve adam da benimle uğraşmaktan vazgeçip gitti. evet camlarım kapalı kapılarım kitliydi. ama kendimi arabanın içinde bile güvende hissedemedim.

o kadar çok var ki, günün her anında her yerde tacize uğruyoruz. üzgünüm ama bunu yapanlar da erkekler. ve ben, bir kadın olarak, gillette'in bu olaylarla ilgili erkeklerin farkındalığı arttırmasına çalışmasını sevdim.

bu hafta runner safety awareness week"miş. kadınların yüzde 43ü koşarken tacize uğruyormuş. 30 yaşın altındaki kadınlarda bu oran yüzde 58e kadar çıkıyormuş ve erkeklerde ise bu oran yüzde 4müş. tabi tacize uğrayan kadınların belki yüzde 70i bunu bildiriyrdur, erkeklerde bu oran belki yüzde 10dur. onu bilemem, ancak yine de bir fikir olsun diye söylüyorum.

çünkü ben gerçekten erkeklerin bunu anlamasını dilerim.

bu arada saat firmasının da reklamını izledim, elbette erkeklerin bir çoğu çok daha ağır işlerde çalışıyor, evin direği olma gibi sorumlulukları ve toplumsal baskı var. bunun zaten farkındayım. işlerinin kolay olduğunu asla söylemiyorum. çoğu kızın kahramanı babasıdır en başta, annesi değil mesela. ancak ikisi ayrı şeyler ve ben insanların bunu anlamasını isterdim.

Konusulmak isteyen, ilgi arayan bir ergenden ileri gitmedigi ve bu sinirlar icinde ezik reklamlar yaptigi icin, evet, ettirim.

@the end of time +1

feministim, feminizmi feminazi olarak degerlendiren insanlarin da feminist olmamasi cok guzel bir sey bence.
boykot edilecek bir sey yok. kadinlar tacize ugruyor, siyahiler ayrimciliga, dunyada irkcilik var, taciz var. welcome to the real world. reklamlarin cinsiyetcilik yapmasi ve bir cinsiyeti basmakalip olarak empoze etmeye calismasi baska bir sey, burada gosterilen baska bir sey. reklamda da butun erkekler tacizci olarak gosterilmemis zaten, taciz yapmaya calisanlari engelleyen erkekler falan da var.

Feminazi tavrindan once de ediyordum. Philips makine almistim zaten.

Cunku urunlerine planli eskitme uyguluyor.

evet boykot ediyorum. arko ve wilkinson kullanıyorum ohh mis

neden: bokunu çıkardılar çünkü. kusucam artık bu her yerde feminist propaganda görmekten

birbiriyle kavga eden iki çocuğu teşvik etmeyin ayırın diyen reklamı feminist diye yaftalamak çok bağnazca bir yaklaşım. reklam direkt feminizm üzerinden anlatmıyor ki derdini, bu sorunlar bir tek kadınların sorunu da değil. bağnaz feministlere karşı çıkanların bağnazlıkları komik cidden.

ben etmiyorum, samimi bulmasam da "erkek" bir markanın böyle "cesur" şeyler söylemesi hoşuma bile gitti.

Kavga eden 2 erkek cocuk ayrilmaz. Kavga eden 2 yavru kediyi de ayirmazsin, hatta birbirlerini dislerler. boyle seylerle gelisiyor memeli yaratiklar.

Zaten reklamin tek rezilligi o degildi, 40 tane(oturup saymislar) beyazi suclu gostermesi zencileri super gostermesi vardi.
Bir de isine gelmeyen Youtube yorumlarini silip sonra kendilerine parayla like atan adamlar tuttu.
Yine de rekor dislike yedi.

Reklâm meriç işi. Traşı haftada 1e indirerek protesto ediyorum

reklamı geç izledim, rahatsız olunacak birşey görmedim reklamı olumlu buldum

youtu.be
Yukaridaki cevaplarin herhangi birine dogrudan karsi cevap niteliğinde degildir, tsk.

Senin için hayırlı olanı o bilir. Lambadaki cinle karıştırma

Ayrıca seni yaratırken sana sormamış her duana hemen ifindim diye dönüş mü yapmasını bekliyosun. Müslümansan kurandaki emirlere uyup yasaklardan kaçınacaksın fazla düşünme sıyırırsın

Çocukken her akşam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.
Al Capone

yani kısacası çalışma tarzı bu değil

bakara 216 da dururmu yapıştırmış cevabı
Belki de sizin hoşlanmadığınız şey, hakkınızda hayırlı olur; hoşlandığınız şey ise sizin için bir şer olur. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

inanç ve sınanma olayının bir esprisi kalmıyor o zaman.

bir de hakikaten yok :/

Orta doğu da her gün kılıçtan geçen yüzlerce mazluma yanıt vermeyip, Avrupalı'ya bol bol refah verdiğinde göre, yanlış dini referans alarak dua ediliyor olabilir belki?

Çünkü Tanrı varsa ya gücü her şeye yetmiyordur ya da iyi değildir. Sırf Tanrı diye niye mutlak iyi olmak zorunda olsun ki ayrıca? Bu güce tapan insan psikolojisi örneği. Ancak gerçek dünya öyle toz pembe değil, bizim ufak tefek isteklerimizin yanıtsız kalması bile hiç sayılır her gün belki sayısız çocuğun bebeğin tecavüze uğradığı, açlıktan ve dehşet verici şeylerden dolayı öldüğü bu dünyada.

benim dualarımı kabul eder hep...

olmayan bir sey oldugu icin insanlar onu "gizleniyor" diye dusunuyor da olabilir.

"tüm insanlık yüzyıllardır dua ediyor, ediyor da yanıtsız kalıyor"

bu kanıya nasıl vardınız, nasıl emin oldunuz?

Görünmemeyi seçmesi kendi takdiridir, kaldı ki o zaman herkes inanır, o bilinmeyi ve inanılmayı istedi.

Ya zebur ya da tevratta (hatırlayamadım) şöyle söylediği ehli sünnet ve hadislerle bilinen birşeydir;

“Şayet cennet ve cehennemi yaratmasaydım, ben yine de ibadet ve itaat edilmeye layık bir İlah değil miydim?

Yani gördükten sonra herkes inanır, onun için önemli olan görmeden inanmak demek ki!

Belki de bu dünyadaki gözümüz, algımız, onu görebilmeye duyabilmeye yeterli de değildir. Hani ayette de anlatıldığı gibi Hz. Musa'nın Allah'ı görmek istemesi hadisesi var mesela.

Hz. Musa Allah ile konuşabildiği halde görememişti hani.

Tanrı gizli değil, sen göremiyorsun.

Yeshua said,
Know what is in front of your face
and what is hidden from you will be disclosed.
There is nothing hidden that will not be revealed.

And he said,
Whoever discovers what these sayings mean
will not taste death.

Yeshua said,
Seek and do not stop seeking until you find.
When you find, you will be troubled.
When you are troubled,
you will marvel and rule over all.

Yeshua said,
If your leaders tell you, “Look, the kingdom is in heaven,”
then the birds of heaven will precede you.
If they say to you, “It’s in the sea,”
then the fish will precede you.
But the kingdom is inside you and it is outside you.
When you know yourselves, then you will be known,
and you will understand that you are children of the living father.
But if you do not know yourselves,
then you dwell in poverty and you are poverty.

şuan tam senin sorunla ilgili sayfalar okuyordum;


"allah yeryüzündeki insanlarla peygamberlri aracılığyla konuşur, dolayısıyla peygamberlerin mesajları önemlidir.

bu mesajların getirdiği esaslar önemsenmeden yapılan araştırmalar astral düzeyde kalır, daha yukarı çıkamaz.

maneviyat araştırması yapan kişinin önce peygamberini tespit etmesi gerekir. "hangi peygamberin kademi üzere ilerleyeceğim?" bu islam tasavvufunda çok büyük önem arz eder. nebi tespit edildikten sonra o nebinin tahtında, altında faaliyet yapılır."


kısaca diyor ki; nebiyi (peygamberi) atlamak suretiyle Allah'a ulaşamazsın.

tasavvufa giriş - (bkz: mahmud erol kılıç ) - sf 83

hepsi kabul olsa kimse calismazdi pnp. Megan fox gelsin alem yapalim diye dua ederdim mesela. Ne anlami kaldi istedigin lap diye olunca.

youtu.be

şimdi 15 yaşındaki merve kimbilir neler için dua ediyor, ya da ailesinden neler istiyor ama 15 yaşındaki merve'nin bu istekleri sence yararına mı değil. mesela benim var bu yaşlarda yeğenim sürekli değişir istekleri. duayı da bunun gibi düşünüyorum ben. bizim yararımıza +1

İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarır; sonra ona katımızdan bir nimet verdiğimizde, "Bunu ancak bir bilgi sayesinde elde ettim" der. Aksine o nimet bir imtihandır ama çokları bunu bilmez. (Zümer: 49)

İnsanı biz yarattık ve elbette içinden geçenleri biliriz; sağında solunda oturmuş iki alıcı (yaptığını) alıp kaydederken biz ona şah damarından daha yakınız. (Kaf: 16)


Dua olayı başka. Gözümüzün, kulağımızın, burnumuzun saptayamadığı bir şeyin, bir varlığın aslında olmadığını savunamayız. Hayır sandığımız şeyde şer, şer sandığımız şeyde de hayır olabilir. Bunu bilmek imkansız.

Bardağa daha kolay konsun diyedir kolonya gibi

Sanki kulağıma sahtesi yapılırsa fark edilsin diye öyle yapıldığı çalınmıştı

eskiden lokantalardan, barlardan çıkan boş şişeleri toplayıp içine sahte içki koyuyorlardı. sonradan sahte içkiye önlem olsun diye şişenin ağzına bilyalı kapak yaptılar. o bilya varken boşalan şişeye bir şey koyamıyorsunuz. bilyayı da kırmadan sökemiyorsunuz, yani "söküp doldurayım, geri takarım" da olmuyor.

+her gece aç
genelde istasyon içkisi diye tabir edilen barlarda sürekli en fazla kullanılan içkilerde olur bilye sistemi, mesela absolut vodka da vardır ama greyy goose vodka da yoktur ya da chivas12 de vardır ama chivas18 de yoktur. bir de tabi ki sonradan bu şişelerin bir şekilde sahte içki üretiminde kullanılmasını engellemek içindir, sahte içki üreticileri genelde bu istasyon içkilerinin sahtelerini yaparlar hiçbir sahte içki üreticisi gidip chivas ultis ya da jack single barrel üretmez chivas12, jack daniels, absolut, black label, jb, ballantines falan üretir.

Dediğiniz şey bilyalı kapak tek yönde akışı sağlıyor şişeninsonradan tekrar doldurulmaması için yapılıyor.

Daha kolay koyulsun diye değil yav. Bir dönem sahte içki iyice zortlamıştı. Millet kör oluyordu falan. İşte o dönem bu karar alındı ve tek yönlü akış olan bilye sistemi getirildi.

Barlarda alkolü kolay doldurmak için ufak aparatlar var zaten. Bilyeye ihtiyaç olmuyor.

kibritsuyu+1

bir dönem sahte içkilerden dolayı millet kör olmaya hatta ölmeye başladı. Tam o vakitler bu kapak olayı başladı. Bir de tekel'in özelleştirilmesini de unutmamak lazım

Kimse yazmamış ama sahte icki yapanlar kullanamiyor bu kapak sayesinde...

Kim kimle kaldi paylasiliyor

Yalnizca kisi listesi paylasilir.

hangi odada kimler var gidiyor. ha bunlar polise liste olarak mı yoksa nasıl girildiyse öyle mi gidiyor bilmiyorum. ancak sonra o kayıtlar arşiv kaydında çıkıyor. eli yüzü düzgün bir kamu mülakatına gidince elin boş dönmeni sağlıyor.

oda bilgisi gönderilmiyor ama örneğin; 101 numaralı odada kalan x ve y diyelim. listede isimleri peşpeşe oluyor.
tahmin usulü ile de az çok kimin kiminle kaldığı tespit edilebilir.
not: eski gece sorumlusu:)

Böyle bir şey olduğunu bilmiyordum. Kişi haklarını ihlale girmiyor mu

+ada meltemi sistem değişti artık, önceden gece 24:00 olmadan 15-20 dakika önce liste halinde sistem üzerinden gönderiliyordu ama son bir yıldır bilgiler anlık olarak gönderiliyor. yani aynı anda check-in yapan iki kişinin kimlik bilgisi birlikte gidiyor.

datdiridat+1

anlık olarak gönderiyoruz. ad soyad, tc no, doğum tarihi, oda no, medeni hali bilgileri girilir.

@datdiridat düzeltme için sağol, eskide kalmışız biraz :)
@bardakigüneşgözlüğü :))

teklif ne ya? teklif kaldı mı. konuşurken falan konunun oraya gelmesi lazımdı iltifat falan etseydin. eee kız derse maç arasında ben seni arkadaş olarak görüyorum napcan dönüp macı izlemeye devam etcen? olmaz böyle sen sinyali çak onunda gönlü varsa olur zaten.

@lata sinyali nasıl çakayım?

Bisey deme zaten cikiyorsunuz olm. Daha napcaksin ki

Keşke maçta ben de olsam hayvan gibi holigan atardım yürrrrrüüüüğğğ beeeeeeee :dp

@acemi iyide hiç öyle bişey konumuyorozki ya. film izliyoruz iyimiş kötüymüş film bitince evlere dağılıyoruz. maça gidiyoruz maçı izliyoruz evlere dağılıyoruz. bar'a gittik arkadaşlarının yanına içtik beraber sonra taksiyle eve bıraktım eve gittim. bunların arasında 20 gün var hep. ben anlamadım bu işten bişey. artık söylemem lazım. en son starbucksta akşam otuyoruz kimse kalmamış. kız bişeyler anlatıyor ama oda saçmaladığının farkında konuşmak için konuşuyor teklif bekliyor gibi.. ben öyle kaldım bişey söylemedim. dağıldık evlere.

Kız vakit geçirmek için, konuşuyor sen hala pısırık pısırık bekliyormuşsun. Öp elini tut, sarıl, samimi ol biraz. Hiç kız arkadaşınız olmadı mı yahu

ya benim sorunum daha önce 1 yıl aynı iş yerinde çalışmış olmamız. orda kesinkle o gözle bakmadım ben bu kıza. sonrasında hoşlandım.. yoksa çoktan söylerdim ama eminde olamıyorum şimdi nasıl yapsam diye. en sonunda benlen çıkıyonmu filan dicem amk :)

bide kızda en ufak bir şey demiyor ki ya da ima etmiyor ki..

maçın bitmesini bekle.sonrasında bana gidelim mi? de.

saçın güzel olmuş de çok şıksın de yeni mi aldın üstündekini de sana da yakışmış yakışıyo ya da aaa bu giydiğini beğeniyorum ben hep giy de. ohoooo bunlari da mı biz söleyelim. sana karşı boş değilse utanacaktır, doğru yoldasın demektir.

birde bu benim son şansım olabilir. artık kız siktir gelmiyorum da diyebilir.

@since1907 onu yazın konser sonrası dedim. şu an gelemem ama sonra gelirim dedi. 4 ay oldu gelmedi.

ya koş işte ona doğru atılgan olmalısın buluşunca bugün ne güzel olmuşsun de devamını getirisin

8 kere buluştuğun kadına ondan hoşlandığını çaktıramadıysan püh senin kalıbına kardeş. insan biraz göz teması kurar, değişik saçma iltifatlar eder falan; ondan hoşlandığını belli etmek için zibilyon fırsat geçmiş eline, hala teklif diyosun. salak mı bu kadın afedersin, ya sen put gibi kaldın ya da sana hiç öyle bir gözle bakmıyor. bi ihtimal anladı ama o da senin gibi putgillerden.

hatta ben oyumu anladı'ya veririm normalde ama onun da senden hoşlandığını anlardın şu vakte kadar. anladı ama hoşlanmıyor desem 8 kere niye buluşsun.

baş başa otururken muhabbet bitip sessiz kalındığında "ya ben galiba senden çok hoşlanıyorum" diye yapıştır. başka çaren kalmamış.

ee tamam işte,4 ay geçti madem tekrar dene.

8 defa seninle bulustuguna sukret oncelikle. Demek ki baya hoslaniyor. Bu da bosuna gerilmemen gerektigini gosterir, hadi yine iyisin.
Fiziksel temasi arttir +1 hic bi sey yapamiyosan elini tut, cekmezse senindir.

allahım sen yardım et. stres +24254 seviyesinde şu an. whatsapp konuşmalarımızı her gece okuyorum. her kelimeden bir anlam çıkarmaya çalşıyorum. planlarıma göre 2022 eylülde evleniyoruz. muğla'ya yerleştik. işler tıkırında. çok mutluyuz.

merak ettim.maç kimin maçı?

all star

maç bitsin.evlere dağılın.ve mesaj at. Bu yıl için dileklerimden bir tanesi seninle daha çok vakit geçirmekti.seninle çok sık olmasada görüşmemin bir sebebi var. de ;)

@since1907 evet çok güzel fikir. işte bana bunlarla gelin.

Bu söylediklerini yapma çok obsesif görünüyo, önce bi sakin ol bence heyecan yapma.

abi 30 yaşında kazık kadar adamsın "seninle çok sık olmasada görüşmemin bir sebebi var" gibi "ihihi" tandanslı bir mesaj mı atacaksın cidden? mesaj bi de yani, yüzüne de söylemiyorsun. "ayh nedir ki acaba o sebep bilemedim şimdi ihihi" gibi bir cevap mı bekliyorsun? yapma bence böyle ergenlikler.

fikir sahibi since1907 kardeş sana değil lafım, sen de alternatif yaratmaya çalışıyorsun ama yapmasın cidden.

Bruce +1111 kaç yaşına gelmişsiniz neyin çekingenliği heyecanı bu allah aşkına :D çat çat söylüceksin işte yüzüne bu kadar basit.

@bruce tam olarak aynısını yazmam zaten ama bu seferde söyleyemezsem artık mesajla belli etmeyi planlıyorum. Bu yıl için dileklerimden bir tanesi seninle daha çok vakit geçirmek yazabilirim mesela.

Mesaj at maç günü sana önemli bir şey söylicem de. Zaten anlar ne olduğunu. Bu sayede maçta kesin söylersin. Tabi gelirse. Gelmezse zaten haliyle söyleyemiyorsun.

çok güldüm ya :D

teklif, açılma vs işini geç.
eve çağır film izlemek için, maç sonrası çok geç değilse olabilir eğer saat geçse gelemezse takılma buna ve birkaç gün sonraya davet et.
eve gelince güzel bir yemek hazırlamış ol, film seçerken iltifat et, sonra onu sürekli düşündüğünden bahset, sonra öp.
hayırlı olsun.

14. Saniyedeki girişle garantiye alabilirsin.düşmeyen görmedim henüz.
youtu.be

Iste film falan izlerken elle.
Tokat yemezsen devam et.

Yersen o is olmamis.

31 yasinda adamsiniz lutfen cikma teklifi etmeyim. Starbucksta oturuyorken opmeniz filan lazimmis hocam ya. Aksam mactan sonra ya evine birak kapida op ya da bir yere filan gidin orada bir sekil adim at bu kadar.

O kızla hiçbişey olmaz kız hoşlanmamış senden

Ben direkt "seni ellemek istiyorum" diyorum. Zaten verdiği tepkiye göre devamı geliyor.

Şu güne kadar kalktığı gibi giden oldu; o zaman niye bunca zaman durdun diyen de.

Ha benim için kalkıp giden kıymetlidir diğeri leş.

herkes vurmuş sıra bizde sanırım.

Bir kere çok geç kalmışsın üstad. İkincisi öyle deme. Daha samimi davran,iltifatlar,temaslar. Aldığın geri dönüt olumluysa ne dersen de olur zaten ama geç kaldığını bil. 30 Yaşında insansın şaşırttın beni. O kadar buluşup naptın allah aşkına ? Hadi ilk birkaç buluşma normal geçti, senin işi arkadaş gibi götürmemen gerekiyordu. Sen kıza resmen hiç seksüel enerji vermemişsin. Yükle şimdi bakalım voltajı nolacak.

teklif meselesi bana kendimi bildim bileli cok sikintili geliyor. kendi kendine aksin, birakin. ayrica daha sevgilisi var mi, asik mi, bilmiyorsunuz... :o

Kız başkasını bulmamış olsa bari. Bu ne ya bu yaşta bu yavaşlık

Kızın yüzüne açık açık önce niyetim böyle değildi ama zamanla tanıdıkça fikrim değişti. Nasıl söyleyeyim derken bu kadar uzadı. Sen de aynı fikirdeysen hayatımın bir parçası olmanı istiyorum de.

Lütfen bir an önce hallet ve bize haber ver :)

YAPMA !

çok saçma kardeşim bak bu iş damdan düşer gibi olmaz. en iyi ihtimal salak salak suratına bakar. hiçbi zaman yapma ama eğer yapacaksan da bu sorunun/tavrın geleceğini kız çok önceden hissediyor olmalı. ona göre kafada kursun kendini hazırlasın.

açılmana da gerek yok bu bir iş sözleşmesi değil karşılıklı el sıkışıp hadi tamam sevgiliyiz diyeceksin.

yakınlaş, birlikte eğlen. uygun romantik bir anda pat diye elini tut. bak fazlası değil sadece elini tut zaten o tutuşun karşılığında cevabını onun senin elini nasıl ttuğundan alacaksın.

ilişkide sözler değil tavırlar, yapılanlar, içinden ne geldiği önemlidir.

Tamamen kızın karakterine bağlı. Bazı kızla fiziksel temas kurarsın, geri teper, hoşlanmaz buna cüret etmenden. Bazı kız senden hoşlansa da bu kadar sürede net bir adım atmayan adamdan ne bekleyeyim diyerek soğur ya da benimle sadece takılıyor düşüncelerine girer. Anlattıklarına göre şu an senden net adım bekliyor. Direkt benimle çıkar mısın olarak değil de “Maç çok heyecanlı ama ilk defa bir maça odaklanamıyorum çünkü beni daha çok heyecanlandıran bir şey var.” de ve imalı bakıp gülümse haha :) biraz bekle, sindirsin söylediklerini, hem sen de tepkisini ölçersin. Evine bırakırken tam olarak açıl derm ben, bitiriş sonda olsun. Zaten o maç boyunca kendini hazırlamış olur, bir anda sorarsan o da ne diyeceğini bilemeyebilir.

Ayrıca @windows 95’e katılıyorum. Bunlar son şansların gibi. Kızlar net adım gelmezse veya bir aşama kaydedilmezse isminin üstünü çizerler. Uzatmanın anlamı yok. Gönlü olmasa 8 kez buluşmaz zaten.

Kızın sizin hakkınızda ne düşündüğünü öğrenmeden ne opun ne de elleyin. Yorumlar çok kötü. Birisiyle arkadaş olarak bu aktiviteler yapılamaz mı? Yapınca flörte gönlü var mı oluyor?

Ben birisiyle aynen böyle arkadaş olarak buluştum. Hiç o gözle bakmama rağmen elimi tuttu, aynı şekilde düşünmediğimi ifade ettim. Bir daha da kendisini görmedim. Çok iğrenç bir durumdu.

Diğerinde de ben hoşlandığım kişiye aynen senin gibi" seni düşünmekten uyuyamıyorum" demiştim hem de yuzune karşı:))

Senin gibi utangaç bir iş arkadaşım da işten ayrılırken sosyal medya üzerinden açılmıştı.

Utangaçsan mesaj yoluyla yapmak bence en mantıklısı. Olumsuz cevap alırsan bir daha goruşmezsin ama lütfen elleme, opme duygularını öğrenmeden once.

"gönlü olmasa 8 kere buluşmazdı" katılmıyorum, arkadaş olarak görüyorsa gayet buluşabilir. şimdiye kadar illa sevgili olmak istediği için buluşmuş demek değil bu.

ne yaparsınız bilmiyorum, bir çok tasvsiye gelmiş ama ne yaparsanız yapın, sizden hoşlandığını sözle söylemeyen bir kadını öpmeye kalkışmayın! resmen tacizdir bu.
hoşlandığım kişi bile beni dan diye öpmeye kalksa bir dur oha derim, ne oluyor ya?
neyse bunu diyecektim. kolay gelsin, çok heyecanlanmamaya çalışın.

rallied, geçerkenugradım +1

Öp, elle, elini tut falan demek gerçekten garip. Bunlara kulak asmayın kesinlikle. Konuşmak, duyguları söylemek garipsenmiş niyeyse. Ama garip değil bunlar. Sadece bunu basketbol maçında yapmak biraz belki garip olabilir. Garip değil de... Yani ben tercih etmezdim. Bir kafede ya da yolda yürürken bile yapılabilir bu konuşma.

Direkt olarak hissettiğimi söylerdim ben olsam. "Senden hoşlanıyorum, sana karşı şöyle hislerim var, bunu seninle paylaşmak istedim gibi" basit ve net bir tavır olmalı. Basit demek kaba demek değil.

Fazla uzamaması bence de önemli. 8 kere buluşması, kesin hoşlandığı anlamına gelmez. Ama ben bu işin olacağına inandım, öyle geldi bana.

Geceleri uyuyamiyorum aklimdasin seklinde romantizme girme derim. Onun disinda acil evet. En kotu ihtimalle ileride kaybedecegin kizi simdiden kaybedersin. Bu en kotu senaryo.
Ama bana kalirsa "acilma" seklinde yapma, kizi korkutursun niyeti varsa bile. Yavastan yuruyerek ilerle bence. isi noktaya getir iste.
Kiz da salak degil zaten isin nereye gittiginin farkindadir.

Elle temas olaylarına girme, tokadı yapıştırabilir kız. Zaten ortalık kötü, kadınlar tedirgin, tacizci damgası yersin yok yere.

Maçtan sonra bir şeyler içelim mi de. Büyük ihtimalle kız gelir. Kahve mahve içerken direkt gir konuya. Ben senden hoşlanıyorum de. Direkt olmak iyidir. Bitsin artık bu iki arada bir derede kalmış gereksiz gerginlik hali.

Şimdi bir şey önereceğim ama ters teperse diye korkuyorum. Alkole aşırı bir duyarlılığın yoksa buluşmadan evvel yüksek alkollü iki bira çak rahatlarsın. Ama seni tanımadığım için çok da ısrarcı olamıyorum şimdi gider sarhoş olup saçmalarsın falan ne me lazım. Neyse sen kendini biliyorsun, son dediğimi yapıp yapmamaya sen karar ver. Bende genelde işe yarıyor bu.

@geçerkenuğradım'ı dinle. Taktiğin de kralını vermiş orda: "seni düşünmekten uyuyamıyorum". Wooohooo diyorum. Yaş 30'muş, 35'miş sallama, olur öyle. Birlikte olmadığı sürece de önceden içip gitme bence.

Ahah geceleri uyuyamiyorum de de hayatinin reddini ye :D

Yav bu islerde kizlardan tavsiye alma, kizlarin bir kiza teklif etme sayisi kac. Kocaman bir sifir. Bizim kac en az 68.

Bilmiyorlar ki bu olay nasil gerceklesiyor. Kendilerine gelen tekliflere gore cevap veriyorlar ama orada zaten begendigi heriften gelen teklif oldugunu soylemiyor.

Elle haci. Cekinme esek kadar adam olmussun.

beynim yandı, abicicm sen bu kadar zamanda çözemediysen kızın sevgilisi var mı yok mu, seninle ilgisi alakası nasıl, senden olsa olsa potanın sultanları olur .)

bu acemi denen şahısı ve türevlerini dinleme. Onların düşüncesine göre kız gülüyor verecek, etek giymiş mesaj yollamış, evine gelmiş daha ne yapsın, seks istediği belli oluyor diye kadınlar plazalardan atılıyor. Kendisi eğitimli, yurtdışı görmüş biri galiba. O da böyle diyorsa zaten diğer hanzolar ne yapmaz?

Kadın kişisi olarak 4 kişiye açıldım.

1.si ağabeyimin arkadaşıydı. Hem beni reddetti hem de babama kadar herkes öğrendi. Neyse sonra unutuldu.
2.si internetten tanıştığım biriydi. Olumlu sonuçlandı.
3.sü ilk gördüğümde etkinlendiğim ama arkadaşımdan hoşlanan biriydi. İlk o bana açıldı, reddettim. 8 yıl sonra da ben ona açıldım,o da beni reddetti:) Arkadaşlığımız da bitti. İyi oldu.
4.sü yabancıydı. Onların da hanzosu varmış,öğrenmiş oldum. Daha önce de dediğim gibi çok güzel romantik cümleler söylemiştim.
5.sine açılmadığım için halime şükrediyorum.

Benim skorlarım bunlar. Çok şükür hiçbirini taciz etmedim. Bir insana duygularını söylemenin neresi yanlış ya da ayıp? İstemezse sana da ona da insan çok. Önemli olan medeni bir şekilde yola devam etmek, kimsenin dedikodusunu yapmamak.

Ellersen aklı varsa kız arkadaş olarak da senden uzaklaşır.

Edit: Ellemekten kastınızın tecavüz etmek olmadığını ben de anladım, merak etmeyin. Ben karşınızdaki insanın size karşı olan duygularından emin olmadan temas etmenizin rahatsız edici olduğunu söylemeye çalıştım. Kadın olsun erkek olsun izni olmadan birisine temas etmek, karşınızdaki insan için hoş bir durum değil.

Yukarıdaki açıldığım kişi sayısını söyleyerek en kötü ne olabilir onu anlatmaya çalıştım. Siz istediğiniz çıkarımı yapabilirsiniz. Açılacağınız kişi doğru kişiyse denersiniz, değilse başka birini ararsınız.

Edit 2: Zaman zaman seviştik biz şimdi neyiz diye soru soranları görüyoruz. Demek ki sevişmek duyguları öğrenmek için yeterli değil. Seviştikten sonra da ya ben sana o gözle bakmıyorum da diyebilir.

hiç tanımadığım bir kadına tanışmamızın 50. saniyesinde ondan hoşlandığımı belli edebilirim. adam 8 kere buluştum ne yapsam diyor.

siz şu an sevgilisiniz zaten hacı.
ama sen bu kafayla gidersen kız "bundan bi bok olmaz" deyip 9. buluşmaya gelmeyebilir.

Ya elle diyenlerin gerçekten taciz et anlamında dediğini mi düşünüyosunuz :D mesela maç esnasında ya da yolda yürürken koluna girmek omzundan sarılmak falan olabilir. Gerçi ben de açıldığımda yolda yürürken koluna girip mi belli etsem diye düşünmüştüm yemedi ya rahatsız olursa diye, bir iki gün sonra ben senden çok hoşlandım diye söyledim daha kolay oldu.
Acemi ve diğerleri şu konuda haklı öyle çok romantik ponçik girişler iş yapmıyor gerçekten en azından benim gözlemlediğim böyle. Seni düşünmekten uyuyamıyorum demek mağlup bir başlangıç doğruya doğru. O zamana kadar aşırı üstüme düşen ama hoşlanıyorum demeyen insana ben senden çok hoşlandım deyince bile g.tü kalktı :) eskisi gibi davranmamaya başladı sanki ilişkinin kovalayanı benmişim gibi bir tavra büründü.

Bu islerde zaten kesinlikle kizlarin tavsiyelerini dinleme. Sana soyledikleri gercegi yansitmaz.


acemi gibileri duymak istediklerimi duyayim diyorsan dinleme tabii. Kulaga hos gelmeyen seyler soyleyeni hep topa tutarlar zaten gercekler olup olmadigina bakilmaksizin. Acemi gibileri dinleme poncikleri dinle belki ise yarar:D

Elleme konusunda pastorize +1, akli basinda herkes ellemeden kasiti anlar buradaki.

Mesajı kes, telefonla ara. Garipserse de sesini duymak istedim ondan aradım de. Hem cool hem de tatlış. Bence gideri var.

Bir de sonradan noldu bizi haberle :)

Gecerkenugradimi dinleme +2
Kiz daha ne dedigimi anlamadi ki, erkeklere ettigi teklifleri saymis.

Ben erkek halimle erkege teklif etsem yine kabul alirim ahshsj.
Ondan basit ne var ya.

Diyorum ki, bir kiza kac kere teklif ettin. Sifir. Kac kere kizdan ret yedin sifir.
Bu kadar basit.

Ben 500 kere teklif edip 890 kere ret yedim(teklif etmediklerimden de ret yedim) en basarili algoritmalar bizde var.
Kizlari manipule etmenin profesoru oluyorsun bizim yasa gelene kadar(brad pitt degilsen mecbursun).

Tabi elle diyorsak kizi pandikle demiyoruz. Onu anlarsin diye uzun uzun aciklamadim.

Herhangi birinin başka birilerine teklif edip - bu ne demekse- kaç kere kabul veya reddedildiğinin bir önemi yok. İnsanın bir kişisel alanı var. O alanı delmenin kimseye bir faydası yok. Bunu anlamak zor değil.

Elle demeyi masum göstermeye de gerek yok. Elle ne demek ki? Kadının alnına dokunmaktan bahseder gibi bir tavra girmeye de gerek yok. Ondan bahsedilmediği açık. Bunu anlamak zor ama belli ki.

Kime nasıl "teklif edildiğini" anlamak için cinsiyetin de bir önemi yok. Diğer herhangi bir konuda önemi olmadığı gibi. Erkek halimle ben böyle düşünüyorum işte. Bak bazısı da düşünmüyor yine erkek haliyle.

arkadaşlar gelen cevaplar doğrultusunda metinde bazı değişikler yaptım son şekli şu şekilde :)

önce niyetim böyle değildi ama zamanla seni tanıdıkça fikrim değişti. Nasıl söyleyeyim derken de bu kadar uzadı. senin içinde uygunsa seninle daha fazla vakit geçirmek isterim. Cevabın olumsuz da olsa uzulmeyeceğim, soylemeseydim kendimi daha kotu hissederdim.

haha ben kazandım benim dediğimi seçti :P :D

sonuçtan bizi haberdar edersen süper olur. ben şahsen meraklı bir insanım, böyle tavsiye verdiğim insan naptı, acaba kötü mü yönlendirdik diye geceleri gözüme uyku girmiyor. hadi aslan :)

@tolkien

ilk başta sahiden arkadaş niyetiyle görüşmek istemiş ama. bu sefer kız düşünmez mi "başından beri niyeti buymuş bana farklı davranmıştı oysa" diye? bu sefer de kandırılmış hissetmez mi? bilemedim.

kız kabul ederse. bu sefer beklemek yok temas için.

hemen 1.20 de'ki nin aynısı yapılacaklar listesine alındı.

www.youtube.com

bütün bu yazılanların conclusion'nunu yazayım, kız istiyorsa ister mesaj at, ister kuzgunla mektup gönder, istersen de denize şişe at; bu iş mutlu sonla biter.

Eğer ki kız istemiyorsa maç arasında bilborad'da aşkını anlatan kısa film gösterip gökten çiçek yağdırsan da olmaz. Onun için içinden ne geliyorsa yap ama yap yani...

ay bunun sonucu ne oldu yaz hemen. Teklif ettin mi? Kimin tavsiyesini dinledin? Ne dedi? Çıkıyor musunuz yoksa artık ya, cok heyecanlı!!! Uyuyamıyorum falan demeseydin bari. Dışarıda yürürken elini tutabilir miyim mi deseydin acaba? Aklıma bu geldi. ya da sevgilim olur musun?

@velvetmorning

ben de ensesindeyim arkadaşın. büyük gün pazar günüymüş :)

Evet, nedir netice?

Maça gittik her şey iyiydi. Maç sonrası beraber yemek yiyelim dedim tamam tabii ki dedi. Sonra acil işi çıktı devre arasında belli bir yere kadar metroyla beraber gittik sonra o gitmesi gereken yere gitti. Bende eve. Maçta böyle bir konu söylenmez, metroda da söylenmez o yüzden 8.ci bulusmadada söyleyemedim. Bakalım yemek sozu verdi 9.cu buluşmaya kaldı. O yemek ne zaman olrlur bilmiyorum. Belki de sonraki yemekte ben o ve erkek arkadaşi beraber yemek yeriz. Cildiricam ya..

Üzdü

Macta da soylenir metroda da hocam. Yanlis yapiyorsun. Mukemmel ani beklersen yeni sevgilisiyle tanisirsin, yeni sevgilisi mukemmel ani beklemeyen biri olacak:)

Üstad, istirham ediyorum biraz hızlı ol. Hani yavaş ye, yemeği önünde kaçırıyorlar mı derlerdi ya, burada kaçırıyorlar.

Ay ben de geliyorum neyse acil, benim de acilen bir şey söylemem gerek deseydin. Sen de gitseydin, birakmasaydın. Hiç olmadı Metro bozulsaydı da ayrılmasaydınız, aşk kazansaydı :(

of vallahi dert sahibi olduk. şu an hemen mesaj atsana. yüz yüze söylemek istedim ama bir türlü uygun vakti bulamadım de. yardır gitsin, hepimiz rahat edelim. o da hoşlanıyorsa kavuşun artık.

mesajla yardır +1,

bugün aslında şöyle planlamıştım falan filan

ya, ben anlamiyorum, siz hic yazismiyor musunuz, mesela?

yani, mesajlasmalar da bir sey soyler. bu arada, hala hoslandigi biri var mi, bilmiyoruz, degil mi?

saka misiniz?

www.youtube.com

bundan daha normal bir şey yok, özellikle bizim ülkemizde. kişilik karakterden ziyade dış görünüşe özellikle de erkekler önem verdiği için...

o ne yaw çirkin betty senaryosu gibi. ben şahit olmadım böyle olaylara ama garip yani. gerçi düşününce bu ülkede olabilir.

Isyerinde masaya mercedes anahtarligi koy da bak neler oluyor. Bizim arkadas 40bin liralik mercedesle itibar goruyor :)

şaşırmadım. mantıklı bi şey değil evet ama normal bence de. ya istediğin gibi giyinip bu tavır farklarını umursamayacaksın, ya da böyle devam edeceksin. eğer sıkıntın sadece maddi zorluksa, böyle giyinmek etraftan bağımsız olarak seni de iyi hissettiriyorsa, bence daha uygun fiyatlı şeylerle şık olmaya çabalayabilirsin. veya işte indirim kovalamak, şık ve pahalı ama joker parçalar alarak kombin sayısını artırmak işine yarayabilir.

Bu adam/kadın zengin izlenimi oluşturuyor o yüzden daha saygılı davranıyorlar. Sonuçta paralı ve güçlüsün. Pahalı bir araban olsa da aynı şekilde davranırlar.

Cok bariz bir gerceklik bu malesef. Ama seviye yukseldikce dusen de bir olay. Genellikle orta seviye yerlerde maksimuma ulasiyor kiyafete verilen onem. Kardesler pastanesinde kasiyerlik yapan kisi icin veya Google'da bas muhendis olan birisi icin kiyafetin onemi yok ama ortasinda var lanet olsun.

gayet doğru. genel olarak güzel-yakışıklı erkek kadınlarda da var aynı durum. çirkinlere göre daha rahatlar her konuda.

Rezillik olarak görüyorum

benim işyerimde böyle bi şey yok. ne giyersen git, söylediğin şey mantıklı mı, yaptığın iş düzgün mü diye bakıyoruz. gerçi hemen hemen herkes erkek ama. kadın da olsa fark etmezdi. kofti iş yapmıyoruz, çalışır gibi yapmıyoruz çünkü.

sizin işyerindekiler çalışıyo taklidi yapıyo sanırım. ondan dolayı kıyafete göre falan tepkileri değişebilir. hele bi de büyük kurumsal şirketlerde bi şey bilmene gerek bile yok. şekil şemal düzgünse tamam

İki iki daha dort. Kiyafetiniz ic dunyanizi yansitir. Paspal karaktere sahipsen paspal giyinirsin sana da ona gore davranirlar. Uzerinize ozenerek giyinmiyorsaniz ne ise yariyorsunuz merak ediyorum. Renkleri dengeli kullanmaya calisirim, mumkun oldugunca kaliteli almaya calisirim.(marka takintim yoktur, kalite takintim vardir) evden cikmadnan once aynaa baktigimda kendimi begenmezsen gunum de kotu geciyor. Zaten kendimi kotu hissettigim zaman giyimime ozen gostermiyorum. Burada kiyafet onemli degil diyenlerin mutlu olduklarini dusunmuyorum. Dunyanin onde gelen sirketlerinden birinin sahibi hep ayni tişört giyiyor diye ornek vermeyin. İstisna kaideyi bozmaz. Once kendinizi mutlu etmek icin giyinin ama ye kurkum ye mevzusunu da unutmayin.

"Paspal karaktere sahipsen paspal giyinirsin"

Bu kafalar yuzunden bu davranislara maruz kaliyorsun iste.
Ben gayet daginik gevsek bir adamim ama sirkette hep utulu gomlek ve keten pantolon giyiyorum. 200 liralik suet eldiven takiyorum.
Insanlari manipule etmek bu kadar basit iste.

Neyseki tekstil sektorundeyiz de sizin 400 lira verdiginiz seyleri 15 liraya aliyoruz ahah

erkek olarak katılıyorum. 2 yılda kıyafete harcadığım para 2 yıl öncesine kadar harcadığım paranın toplamını bir hayli geçti. sizin kadar onun takıntılı davranmasam da iyi giyim sonucunda gerek öğrencilerden gerek meslektaşlardan gerek kurum sahibinden aldığım mesajlar hep olumlu yönde.

hoca da durur mu yapıştırmış cevabı: ye kürküm ye!

bu normal bence, karşıdaki kişinin kafasında sınıflar ve her sınıfa ayrı davranış paketleri olur. ben de takım elbise giydiğimde bakkalın, taksicinin davranışları değişmişti, çok şaşırmıştım. yalnız bu davranışlar samimi gelmediğinden ciddiye almıyorum o ayrı konu. bence mesele ne olursa olsun bir tarz sahibi olmakta.

gayet normal, bizimde aldığımız tepkiler

böyle devam ediniz...

bos gezenin bos ustasi gayet net açıklamış. tamamen orta sınıfa has bir durum. yani bizlere. plaza insanlarına vesaire. böyle yüzeyselliklere önem veren insanların hakkımdaki yargılarını pek önemsemiyorum. fikrine, duruşuna genel itibariyle saygı duydugum, ilham aldıgım kişilerin düşüncelerini önemsiyorum. bahsettikleriniz ise sadece komik geliyor. dış görünümü çok sağlam olup boş sözler eden kişileri ciddiye alamıyorum. ama şu var, ikisi de sağlam ise dış görünüşü düzgün olan daha etkili olabiliyor.

bana cok garip gelmedi. normal yani. profesyonel giyinmenin bir zarari yok. ben de normalde kot tshirt ve minimum makyajla gidiyorum ama önemli bir toplanti varsa ya da birisiyle tanisacaksam vs mutlaka daha sik ve dikkatli giyiniyorum. keske her gün bu özeni gösterebilsem ama üseniyorum iste. yarin yeni pozisyonumdaki ilk günüm mesela, hemen ilk günden kot tshirt giyemem falan filan. bu arada,,

her ay yeni kiyafet almaktansa olanlari farkli farkli kombinlemeyi ögrenmelisin bence. bir de aslinda is yerinde koyu renkler ciddiye alinmayi arttiriyor demisti bir vücut dili kocu bana, tam tersini deneyimlemissin :)

açıkçası başlangıçta kendini kabul ettirme ve doğru yaklaşımı-otoriteyi sergileme konusunda yetersiz olduğunu düşündüm. yani seni pek ciddiye almıyorlarmış. bu pekala giyimden bağımsız doğru tavır ve zeka ile de aşılabilir.

Varoş çarpanı arttıkça daha da gerçek olan bir olgu bu. Burada varoş bir lokasyon ya da gelir grubu tanımlaması değil bir zihniyet. Nihat Doğan, İzzet Yıldızhan gibileri sırf parası olduğu içim Nihat Bey, İzzet Bey konumuna getiren anlayış da bu.

Bulunduğunuz ortam bunu gerektiriyorsa bu şekilde davranmalısınız evet ama en azından siz karşınızdakini buna göre değerlendirmeyin.

Kendi düşünceme göre insanı değerli kılan, kılık kıyafetten ziyade adab-ı muaşerettir. İnsanları buna göre seçerim ama buna göre yargılamam.

Entelektüel birikimden kasıt ne mesela? Tanımına göre değişir.

12,5 falan.

Başkalarının seviyesini bilmeden nasıl konumlandırabilirsin kendini ?

21746384

Internette 1-2 kisiye denk geldim.

25 bin profesör, 15 bin doçent, 37 bin doktor öğretim üyesi, 35 bin öğretim görevlisi, 45 bin araştırma görevlisi. 150 bin küsur. 4+1 daireden bozma üniversiteleri, nepotizmi falan düşünürsen temiz 50 bini çöptür. 100 bin eder. 100 bin de bağımsız yazar, gazeteci, sanatçı, bürokrat (subay yâni), diplomat, öğrenci ve yaşı gereği uzun yıllar entellektüel birikimini geliştirme imkânı bulmuş sıradan vatandaşı eklersen ilk 200 binde varımdır.

Ama soru mantıksız biraz. Aynı yaş dilimi içinde değerlendirmek gerekir.

Bahsi geçen nitelikte birisiyle tanıştığımda hayata küsüyorum. Aynı yaş dilimi kriterdir.

ülkenin ilk 100 bini böyleyse vay halimize ya sjbsjdbdj

ilk 200bin de olduğunu sanan vasıfsızların entelektüel'in nasıl yazıldığını bile bilmediği bir ülke işte burası, öyle bi bataklığın tam ortasındayız

Yoktur

ne gömdünüz arkadaş. kelime zaten yabancı kökenli ve bildiğiniz gibi çift l ile yazılıyor. vatandaş yurtdışında fazlaca vakit geçirmiş olabilir. eli gitmiş olabilir. alain digbeu bile olabilir. ne olacak yani? üşenmedim savundum adamı.
ha şapka mapka komik tabi, o konuda ben de kırgınım.

muvafakatname imzaladıktan sonra ölse de fark etmez (: muhtemelen öncesinde sağlık raporu isterler. Aşağıda da gereken önlemleri almışlardır.

Benim de merak ettiğim bir şey
Hatta kamera şakaları oluyor ya korkunçlu olm o kişi de kalp olabilir anksiyete olabilir her şey olabilir . Bu kişi hürriyetini engelliyor
Bence aşırı yumuşak bir ortam oluşturmuşlardır

Dilara gönder ayağını kırmıştı

Evet ayağı kırılmıştı Dilara Gönder'in.

Yemek ye. Aç kalma. Annem soğuktan olan hastalıklarda aç kalmayın bol bol yemek yiyin gücünüz kuvvetiniz düşmesin der. Bence bol acılı adana iste otur ye. Sonra bitki çayı iç, coraplarini ve hırkanı çek otur.

nurofen cold flue alabilirsin(alerjin varmıdır yokmudur bilmem) 2 tane atarsın çok terletir, ağrı sızı halsizliği alır.(2şer 2şer kullanılıyor yetişkinler için.)

otrivine burun damlası alırsan da gece rahat uyursun, toplantı gibi bir durum içindeysen bu ikisini kullanırsan hasta olduğunu sen bile anlamazsın, karşı taraf da anlamaz tabi.

Bogazda iltihap varsa gec olmadan doktora git antibiyotik yazsin yoksa uzun surer. Eger sadece usutme ve normal bogaz agrisi varsa; dediklerjni kullandiktan sonra yatakta iyice terle. Ama epey terle. Sonra banyo. Sonra tekrar yatak. Ama bu sefer uzerini normal ört. Gece muhtemelen ara ara terlersin. Uyan her seferinde atleti degistir. Yarina iyisin insallah

Keçiboynuzu suyunu övüyorlar

olayı kişisel almamak gerekli diğer yandan da ülkede insanların sokakta birbirine güvenmemek için birçok gerekçesi var

Simdi senin dis gorunusunu bilmiyoruz. Herkes kendini cok guzel gorunuyor ya da 15 gundur tiras olmazsam ne olmus, 1 hafta dus almazsam sorun olmaz diye dusunuyor. Senin icin soylemiyorum ama kadinlarin da hakli olma durumu var.

(bkz: önde yürüyen kadını tedirgin etmemek için sollamak)

Kafayı yedi hepsi kezbanligi normal görüyorlar

kadınlara da yapıyorlar aynısını. Bence cinsiyet fark etmiyor. İnsanlar haberleri izleyip korkuyor.

sanane hacı? seni ne ilgilendiriyor ki? kendi kendine tribe giren o, stres seviyesini bir anda boşuna yükselten o. senin önüne gelip senden rahatsız olacak kadar manyak insanlar varsa ben baya sesli gülerim, davranışlarına güldüğümü de hissettiririm. sen kendini biliyorsun, kendini bildiğin sürece komik oluyor. ama olur da dönüp ya prdn arkamızdsnz byadr üff slk msnz .s gibisinden bir tepki verirse orada salaklığından utandırmak makbuldür. hoş, bu tepkiyi verecek insanın kendi salaklığını anlayıp utanması pek muhtemel de değil.

ıssız bir yerde yürürken gölgeden bile korkarım, tekin olmayan bir yerde yürürken korkulur, erkek kadın farketmez korkmalıdırlar da. kavgalı ortamdan da korkun. korkmak çok güzel siz de gelsenize.

Kadinlar boyle tetikte yasamali bu ulkede.. baslarina gelmeyen mi kaldi.

BuzzFeed, Collage Humor, YouTube takip ediyorum. Instagram'da sevdigin hashtag'leri takip edebilirsin. Sosyal medya benim icin bu.

Kısmen doğru tespitler. Niş alanları hedefleyen küçük sosyal mecralar öldü. Sosyomat vardı mesela. Hedef kitle olarak ekşi tadında ama sosyal bir mecraydı. Twitter yedi onu.

örneğin kısafilmciler benimsinemalarim.com'da takılırdı. Motosikletçiler motosiklet.net'te . Müzik gruplarının kendine ait çok aktif forumları vardı. Şimdi tüm community'ler facebook'un grupları altında sıkıştı. Böyle olunca o aidiyet kalmadı. Facebook'u reddedince her şeyi reddetmiş olduk.

şu an sanırım en çok zamanı youtube'da geçiriyorum. ilgi alanlarına göre güzel kanallar var ancak orda da süreklilik ve kollektif içerik yok.

youtube, quora, reddit, eksi siteleri, pocket, castbox seklinde ilerliyor benim icin. ozellikle yotube kolay kolay bitmez benim icin, cunku turkce icerik takip ettigim cok az, arada birisinin telefonundan bilgisayarindan falan acilis sayfasina baktigimda ulkem adina yeminlen utaniyorum, ya taklit ya abuk subuk icerikler. ne ogretici ne eglendirici degil, bu yuzden youtube 'un turkiye'deki bilinirligi cok kotudur diye tahmin ediyorum.
bir de ai icerikler var bana ozel yaratilan, google in benim tikladiklarima gore duzenli olarak evrilen onerileri genelde basarili oluyor bu sayede farkli websiteleri de ogreniyorum.
bir de burada sosyal medya diyeceginize internet demissiniz, bu yanlis olmus, verdiginiz butun ornekler sosyal medya ornekleri...

Youtubea en fazla 1 saat bakabilirsin etkileşim yok ki. Eskiden sözlükten bile can dostu bulunabiliyordu. Şimdi internet koca bir köy oldu sanki her çeşit insan var dolayısıyla herkes yüzeysel takılıyor. Etkileşimden anlanilan beğeni sayısı oldu. Böyle olmayan herkesin doğal davrandığı bir site kalmadi sanki